n

Nazi Soykırımı

soykırım...
"Küçük çocuklar, büyük çocuklar, babalar, büyük babalar, amcalar, herkesten uzak duran ve akrabaları yokmuş gibi olan insanlar... Hepsi aynı kıyafeti giyiyorlardı: Gri çizgili pijama ve başlarında gri çizgili bir takke..."
Bu ayrımı yapan sadece insanlar yoksa kimin kimden ne farkı var?
"Tam olarak fark neydi? Kendi kendine düşündü: Hangi insanların çizgili pijama, hangilerinin üniforma giyeceğine kim karar vermişti?"
Reklam
"Aslında baktığı her yerde iki farklı tip insan görebiliyordu: Mutlu, gülen, bağıran üniformalı askerler ve çizgili pijamaları içinde mutsuz, ağlayan, bir çoğu sanki uyuyormuş gibi boşluğa bakan insanlar."
Sayfa 197 - TudemKitabı okudu
Nazi kampından..
Bir keresinde, cesur ve onurlu birisi olarak tanıdığım bir tutuklunun, ayakkabılarının giyilemeyecek kadar çekmesi nedeniyle sonunda karda yalınayak yürümek zorunda kaldığı için çocuk gibi ağladığını duydum.
Yardım etmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Beslenecek ya da serbest bırakılacak hiç kimse yoktu. Ya buraya gelip umutsuzluğa kapılırdın ya da ellerini ceplerine koyar, içindeki sıcak ve yumuşak değişikliği kavrayarak, kendini kabus görenlere bir adım daha yaklaşmış bulurdun. Bu bizim kaçınılmaz utancımızdı, sefaletteki payımız. Biz öbür taraftaydık, şimdi burada, daha önce kumandanın ya da onun politik üstünün yürüdüğü gibi özgürce yürüyor, onu bunu karıştırıyor, gelecek öğünümüzden kesin olarak emin olmanın rahatlığıyla dışarıya giden yolu biliyorduk.
Sayfa 112 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Kasabanın, tüm Yahudilerini, nüfusunun üçte birini tüketen kampa ne kadar yakın olduğunu tam olarak anlayamadım. Yan yanaydılar, Lublin ve Majdanek, olayın içinde olan ve olmayan. Ana girişin dışındaki bir tabelayı okumak için durduk. Burada yüzbinlerce Polonyalı, Litvanyalı, Rus, Fransız, İngiliz ve Amerikalının öldüğünü yazıyordu. Çok sakindi. Görünürde kimse yoktu. İçeri girmek için bir anlık bir isteksizlik duydum. Jenny'nin fısıldayışıyla irkildim. "Yahudiler'den hiç söz edilmiyor. Görüyor musun? Hâlâ devam ediyor. Üstelik bu resmi bir şey." Sonra, daha çok kendi kendine söyler gibi ekledi, "Siyah köpekler."
Sayfa 110 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Reklam
Okullu çocuklardan oluşan bir grupla, içinde ayakkabılarla dolu tel kafesler olan bir kulübeye girdik. Kurutulmuş meyveler gibi yassılmış ve kıvrılmış onbinlerce ayakkabı. Başka bir kulübede daha fazla ayakkabı daha fazla ayakkabı ve bir üçüncüsünde inanılmayacak kadar daha fazla, artık kafeslerde değil, tüm yeri kaplayacak şekilde dökülmüş. Çivili bir çizmenin yanında, tozda körpeliği hâlâ görünen bir çocuk ayakkabısı. Hayat bir mekik oyasına döndü. Dışa dönük sayısal ölçekler, söylenmesi kolay sayılar -on ve yüz binler, milyonlar- düşünceyi, yakın hissetmeyi, çekilen acıyı gerçekten kavramayı reddediyordu ve insan, sinsice zulüm edenlerin terimlerine çekiliyordu; insan hayatı ucuzdu, yığınlar halinde teftiş edilecek hurda. Yürümeye devam ederken duygularım öldü. Yardım etmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
Sayfa 111 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
512 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 12 days
nazi almanyası'nda geçen bir aşk hikayesi. dönemin sosyolojik durumu başarılı bir şekilde işlenmiş. yalın ve sürükleyici bir anlatıma sahip. savaşla birlikte toplumu kıskacına alan korku, açlık ve çaresizlik tüm dehşetiyle gözler önüne seriliyor.
Erik Ağacı
Erik AğacıEllen Marie Wiseman · Arkadya Yayınları · 20162,984 okunma
Ancak ister alçak ister kahraman, ister alçakgönüllü ister kibirli olsunlar Almanların eline düşen Yahudilerin yazgısı tek bir yazgıydı. Ne mektup ne de vagon Yahudilerin kralı Chaim Rumkokwski'yi gaz odasın­dan kurtarmaya yetti.
Haftalarca sonra, son saatlerde bile, kaderin geride kalan biz birkaç tutukluyla nasıl oynadığını anladık. İnsan kararlarının, özellikle de ölüm-kalım konularında ne kadar belirsiz olduğunu gördük. Bizimkinden pek de uzak olmayan küçük bir kamptan alman fotoğrafları gördüm. O gece özgürlüğe gittiğini düşünen arkadaşlarımız bu kampta kamyonlardan indirilip barakalara ka­ patılmış ve barakalarla birlikte ateşe verilmiş. Fotoğrafta, kısmen kömür olan vücutları seçebiliyorduk. Tekrar Tahran’daki Azrail öyküsünü düşündüm.
64 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.