"Sen öyle bir altın gecesin ki, saçtığın altın ışıklarla, önüne ve arkana dizilen öbür geceleri de, radyum ışıkları gibi yüreklerinden geçerek altına çevirirsin, inananlar için..."
Ender Remezân hâk-i to zer mi-gerded
Con seng ki sorme-yi beser mi-gerded
An lokme ki borde-i durer mi-gerded
Van sabr ki kerde-i nezer mi-gerded
Ramazan ayında topraktan yaratılmış bedenini altın ederler.
Taş gibi ezerler de göze sürme ederler.
İftarda ve sahurda yediğin lokmalar inci tanesi olur.
Gösterdiğin sabır da gönül gözünü açar, nazar olur.
Öyleyse, bereketlendir kalbimizi ey Ramazan.
Ruhumuza bir ruhülkuddüs gibi gelen kutlu Ramazan...
Yüksel şerefelerden bir kere daha, ey 20. yüzyıl akşamlarında bir ahir zaman havarisi gibi gelen kutlu orucun akşam ezanı!
Yüksel bir kere daha ey ahir zaman ezanı…
Peygamber Efendimizin tebliğ ettiği yüce dine karşı bütün düşmanlığı yapan, fakat dinin yayılmasının aslâ önüne geçemeyen müşrikler, Peygamber Efendimiz’in iki erkek çocuğunun vefât etmiş olmaları sebebiyle, kendi kendilerini şöyle teselli ediyorlardı: “Onun Kâsım ve Abdullah’dan başka oğlu yok, eğer kendisi ölürse çocukları da zaten vefât etmiştir, böylece dâvâ bitmiş olur.”
Amma onlar bilmiyorlardı ki, dünya ve herşey onun için yaratılmıştı. İnsanlık onun içindi. O olmasaydı dünya yaratılmazdı. Bunların hiçbirini müşrikler bilmiyordu. Onların bildiği bir şey varsa o da sâdece put ve heykel dikip ona tapmaktı. Hatırlarına gelmiyordu ki, onun şerîatı kıyâmet gününe kadar kalacak, ümmeti, kendisinin evlâdı ve ahfâdı olacaktı.
Tevbe için de Kadir Gecesini bekleyecek vaktimiz yoktur. Ne zaman günahlarımızdan sıyrılırsak bizim Kadir Gecemiz o gecedir. Kadir Gecesinin edebiyat konusu hâline getirilmesi tam anlamıyla bir
kayıptır.