ş

Şehir

2 member
İyi şehir; iyi bir kütüphanede çalıştıktan sonra, iyi bir salonda, iyi bir tiyatro oyunu seyredebildiğin ve temsilin ardından güzel bir kafeye gidip sohbet edebildiğin şehirdir.
Sayfa 235Kitabı okudu
Evliya Çelebi, Erzurum’un soğuk bir diyar olduğunu söyler ve şunları ekler: ‘Efvâh-ı nâsdadarb-ı meseldir kim bir dervişe ‘Kanden gelirsin?’ derler, ‘Berf rahmetinden gelirim’ cevabını verir. ‘Ol ne diyârdır?’ derler; “Sovukdan ere zulüm olan Erzurûm’dur’ der. ‘Anda yaz geldiğine râst geldin mi?’ derler. Derviş eydür: “Vallahi on bir ay yigirmi tokuz gün sâkin oldum, cümle halkı yaz gelir derler, ammâ görmedim’ der.”
Reklam
bu şehir..
Bu şehir hiç bu kadar mutluluk dolu gelmemişti Ayşe'nin gözüne. Annesi, anneannesi ve babaannesinin söyledikleri aklındaydı. Aşk.. Ne zaman onlar gelse, sohbet etseler kafası karışırdı ipe sapa gelmez şeyler söyledikleri olurdu bazen dedikleri değildi zaten onu bu kadar dibe çeken.. Yaşadıklarıydı.. Üçünün de hikayeleri acı doluydu. Yani onlar varlıklarıyla karıştıyordu Ayşe'nin zihnini. Bu yüzden şarmaş dolaş çiftleri gözlerindeki o hiç bir şey takmayan mutluluğu görünce bakışlarını kaçırdı. Fakat ne kadar kaçabilirdi ki insan? Ne kadar kaçabilirdi aşktan? Aşk mı? Bazı kelimeler anlamlarını kaybederdi bazen, düşünürken yada söylerken garipserdi onları. Sanki ilk defa söylüyormuş yada yanlış söylüyormuş gibi gelirdi.
Sayfa 73 - FeniksKitabı okudu
“Evler eski bir uygarlığın dingin lağımları Sokaklarsa çatışıyor temizliyor birbirini”
Sayfa 14 - Can YayınlarıKitabı okudu
İster girişimden geçemedik ama bizim içimiz temiz abi…
"Biz betonlaşmaya, gavurlaşmaya, beton kültüründen sonra başladık. Faniliğimizi kaybettik. Ahşap, böceklerede yaşam alanı sağlar. Bakın tabiata ve bütün canlılara saygısı olan toplumlarda beton kullanılmaz. Ahşap yoksa kerpiç, olay bu… "
Sayfa 150 - fincan yayınlarıKitabı okudu
Birincisinde yüz otuz iki bin olan nüfus, yüz bine inmişti. İkincisinde şehir kökünden sarsılmıştı. Fakat bu seferki yıkılış çok başka bir şeydi. Bu sefer ölüm, geride kendinden başka hiçbir canlı şey koymamak ister gibi, şehre saldırmıştı. Gerçekten kendi malı olan uçsuz bucaksız bir mezarlığın bir ucundaki küçük bir şehir iskeleti, artık sadece bir harabeyi çevreleyen birkaç kapı adıyla birkaç bozuk yol bırakarak çekilip bitmişti. Hemen herkesin yalnız kendisinin anlatabileceği bir hikayesi vardı. Hemen herkes birkaç kişiye ağlıyor ve akibetini hala bilmediği bir sevdiğini bekliyordu.
Reklam
381 öğeden 341 ile 350 arasındakiler gösteriliyor.