Ölüm bizimle gelecek pars,
Şarapnel yavaş, yavaş kanımıza işleyecek.
Devremi göreceğim sonra yanı başımda,
Yerde, kımıldamıyor; nefessiz.
İşte o zaman ben çoktan ölümü tatmış olacağım,
Yârin kolları gitgide uzaklaşacak,
Gök kızıla bürünecek, kararacak.
Vatan uğruna erler şehit olacak..
Oysa nefes olmak istemiştik,
Yaşarsak yaşatırız misali.
Tabutlarımız memlekete geldi,
Al bayraktan öte değiliz artık.
Artık ne onlar sizi anlar, ne de siz onları.
Tüm şehitlerimizin mekanı cennet olsun.
Ş.Ş: Eşinizin şehit haberini aldığınız o gün neler hissettiniz?
H.G: Neler hissetmedim ki? Eşimin şehit olduğu gün Ramazandı ve arife günü eşim ölmüştü. Biz onu toprağa verdiğimizde herkes bayram yapıyorken benim evimin direği yıkılmıştı, acılı yaslardaydım.
Memleketimizde Erzurum'dan, İzmir'e kadar kanlı bir yol vardır. Orada ölenlerin her biri isimsiz ve memleketlerini esirlikten kurtarıp hür ve müstakil bir yurt yaratmak için canlarını vermişlerdi. Onlardan biri olmak ve o yolda can vermek benim için daima kâfi bir mükâfattı.
Buraya beni en çok motive eden kadın kahramanı da yazmak, bilmeyenlere tanıtmak istiyorum.Kendisi Türkiye'nin ilk kadın komutanıdır ve uçak kazasında şehit olmuştur.Malatya'da onun büyüdüğü zamanda çevresinde hiç okumuş kadın yokken, kadınlar kayisida çalışıp evlenmek dışında bir gelecek kuramiyorken, tutup da asker olması ve bu kadar iyi yerlere gelmesi,adını tarihe yazdırması büyük bir olaydır. Çünkü bende Malatyalıyim ve 21 yaşında biri olarak benim bile çevremde bana örnek olabilecek mesleği elinde pek kadın yoktu.Bu yüzden başarısının ve geldiği konumun büyüklüğünü bu şekilde açıklayabilirim.O ve onun gibiler Türk kadınına en güzel örnektirler.