Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahetten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Buz gibiydi tenim, güneşin soğukluğu bendeydi,
Omuzlarda taşınmayı umut ediyordum,
Bavulumu toplayıp, bir kalpten kovulmayı değil,
Ben seni başkasını sevemezken gördüm.
F.A.
Belki de göründüğü kadar zor değildi
Belki de olmayacak kadar imkansızdı,
Belki de öyle bir imkan yoktu,
Yada bu şehir hep sen koktu, bilemiyorum.
F.A.
Öyle bir konuşuyorsun ki kadın
Kulaklarıma inanamıyorum desem
Gözlerim bizi neden söylemedin diyecek
Dudak sevinecek böyle cümlelere.
Öyle anlamlı bakıyorsun ki kadın
3 kıta birleşmiş sanki, öyle anlamlı
Öylesine garip, öylesine masum
Yaz ile kışı bir anda yaşamak gibi.
Öyle güzel seviyorsunki kadın,
Galata’ya bırakılan umutlarımı
Bazı boşluklar dolmuyor,
Bazı yaralar kapanmıyor ve bazı insanlar unutulmuyor.
Sen dolmayan bir boşluk,
Kapanmayan bir yara hatta unutulmayan birisi olsan da ,
Artık öyle değilsin.
Karşıma geçip bana özlemini anlatacak kadar da sevmedin beni zaten,
Ben seni bir marketin önünde,
Bir merdivende,
Elimde gazozum ve bisküvimle
Bir çocuk gibi oldum, gittin ve dönmüyorsun,
Bir idam mahkumu gibiyim gittiğinden beri,
İçimde bir yerlerde, beni seyrediyorsun,
Adımı anıyorsun, kokumlasın ama ölmüyorsun.
Güzeldik...
Öyle derlerdi, güzelmişiz...
O zamanlar...