Andımız kaldırılınca "Gözü yaşlı bir tabu deviren" Bu karar faşizme karşı alınmış bir zaferdir. O kadar yaşlıydı ki "Andımız" kaldırılınca yerine Özgürlüğün Ekolojisi' nin değil, kulhuvallah bir elhamın okutulduğunu göremedi.
Cumhuriyetimizi ayakta tutan ve çağdaşlaşma yolunda ilerleten güç , sapına kadar "milli" olan "Atatürkçü ruhu"dur.
Bugünlerde ise, medyada, üniversitelerimizde, siyasilerimiz ve çok önemli mevkilere gelmiş hukukçularımız arasında; Atatürkçülükten uzak, "milli ruhsuzluk" egemen.
Bu gidişle ülke bütünlüğünü koruyabileceğimiz bile şüpheli. Türkiye Cumhuriyeti, içine düşürüldüğü bu onursuz durumdan, ancak "militan Atatürkçüler" tarafından kurtarılabilir.
Peki nedir "militan Atatürkçülük?" Eğer, ülkemizin bütünlüğü ve bağımsızlığı, laik Cumhuriyetimizin korunması ve yolsuzluklara karşı mücadele söz konusu olduğunda, "damarlarınızdaki asil kan" harekete geçiyor ve demokratik tüm haklarınızı kullanarak, Atatürkçüler safında mücadeleye katılmak arzu ve heyecanı duyuyorsanız; her yere sızmış etki ajanlarının (yerli misyonerlerin) karalama kampanyalarına aldırmaksızın, içinizden "sözde demokratlar"a karşı, bu demokratlıksa ben değilim diye haykırmak geçiyorsa; siz de Militan Atatürkçüsünüz demektir.
Tek parti dikta dönemi diye suçladıkları dönemde yüksek yargıcın siyasal müdaheleye cevabı; "Nasyonal Sosyalist Almanya'da tek iktidar partisine ait ilkelerin devlet organları üzerinde de bağlayıcı etkisi olabilir. Ama Türkiye'de tek parti sistemine rağmen, Anayasa'nın 54'üncü maddesinde yargıcın tüm davalarda ve kararlarda sadece kanunla bağlı olduğunu belirten hüküm yer almaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin altı ilkesi, kanun gücünde değildirler ve dolayısıyla yargıçları hiçbir şekilde bağlamazlar."
Vergi, bürokrasinin, ordunun, din adamlarının ve sarayın, kısacası tüm yürütme gücü aygıtının yaşam kaynağıdır. Güçlü iktidar ile güçlü vergi aynı anlama gelir.