Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Siyaset-Politika-Tarih

Profil
"Kaba kuvvet ve şiddet taraftarı olmamak, Amerikalı siyahların sorunlarına çözüm bulmayı sürekli ertelemek anlamına geliyorsa, ben her zaman şiddet taraftarı olmayı tercih ederim; ama sırf şiddetten korunmak için. Şiddete karşı çıkmaktan, ertelenmiş bir çözüm anlaşılıyorsa, ben bu işte yokum. Bana göre, ertelenen bir çözüm, çözüm değildir hiçbir zaman. Ya da başka bir şekilde açıklayayım bunu: Bu ülkedeki siyahların insanlık hak- larını elde edebilmeleri için şiddete başvurmak gerekiyorsa, hiç tereddüt etmeden başvurulmasına taraftarım ben; tıpkı aşırı ayrımcılık yapılmasının sonucu olarak İrlandalıların, Polonyalıların, Yahudilerin yaptığı gibi. Onların durumu neyse, bizimki de odur, öyleyse onların yaptıkları neyse, bizimki de o olmalıdır; bu işin sonu nereye varacaksa varsın, bu şiddetten kim zararlı çıkacaksa çıksın, hiç mesele değil."
İnsan yayınlarıKitabı okudu
Ben eğitimli değilim, herhangi bir alanda uzman değilim. Ama samimiyim ve samimiyetim benim referansımdır.
Sayfa 106 - Pınar yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yetişen genç insanlar, kendilerini liderlerden, dogmalardan, bilici'lerin ideolojilerinden kurtarabilirler ve kurtarmalıdırlar. Bu çok da kolaydır. Kafanıza hiçbir şey sokulmasına izin vermeyin.
Enver & Naciye
... " Bende bütün ruhumla mevcudiyetimle yalnız senin için yaşadım, yaşıyorum, yaşayacağım. Emin ol ki, her yapacağım şey yalnız senin içindir." ( 7 Kasım 1921)
“Özgürlük, Üzerinde yazıp çizerek değil Uğrunda mücadele ederek elde edilir.”
Türkiye'deki rejim, oldum olası halk düşmanı bir rejimdir. Bugüne kadar halktan gelen hiçbir hak talebine olumlu cevap vermemiştir ve vermez. Eğer öyle bir şey yaparsa, kutsal devletin büyüsünün bozulacağını düşünür. Kürt sorununu yaklaşık yüz yıldır çözmemesinin, çözmek istememesinin nedeni budur. Kapıyı aralamak istemez. Zira, kapı bir kere aralanırsa kimin geçeceği belli olmaz diye düşünür. Hiç yüz yıllık bir sorun olur mu? Bir rejim bir sorunu yüz yılda çözemez mi?
Reklam
"Tek hurmayla beslenen Peygamber" ve "Yamalı cübbe giyen Ömer" hikâyeleriyle halkı kandırıp, kendileri için saray ve villalar inşa ettiler.
Onlar Hazret-i Allah'ın 'kalplerini mühürlediklerimiz' buyurduğu zümredendir. Bize düşen Rabbimize sığınıp, doğru bildiğimiz yoldan ayrılmamaktır.
Kültürün milli olması gerektiğini görememiş, batılılaşma hareketine, hıristiyanlığı benimseme olarak bakmışız.
Necip Fazıl
Kalemini kötüye kullanan etkileyici bir şairdi, alkolik seviyesinde içki içiyor, kumar oynuyor, esrar çekiyor, lstanbul'da ve Paris'te bohem hayat sürüyordu, parasız kalınca dümeni din tüccarlığına kırdı, siyasal lslamcıların rol modeli oldu, antisemitizmin yayılmasında öncülük yaptı. Aslına bakarsanız, peşinden gelenlerle alay ediyor, "ben bunlara abdestsiz namaz bile kıldırırım" diyordu. Yandaş-tetikçi gazeteciliğin mucitlerinden biriydi, örtülü ödenekten para kapmak için dönemin başbakanı Adnan Menderes'e yalvaran mektuplar yazıyor, "1O bin lira lütfedilirse, ayda altı bin lira tahsis olunursa, bütün muhalefet matbuatını çürütürüm" filan diyordu.
Sayfa 25 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Türklere sonsuz hududlarını bekletiyorlardı. O iyi günleri ananlar: "Ne iyi günlerdi!" dedikleri zaman sormalı: "Evet çok iyi günlerdi. Lakin kimler için? Evet o iyi günlerde Türk milleti bir kapı halkının saadeti için hem halini feda ediyordu, hem de istikbalini; hem o zaman Yemen'lere iki milyon Türk gömüyordu, hem de haberi olmaksızın Düyun-u Ummiyye'ye müebbeden esir oluyordu. Türk milleti adını bile sevmiyen bir kapı halkının saltanat siyaseti uğrunda, hiç bir zaman kendine aid olmayan ülkeleri müdafaa etmek için asırlarca ordular çıkardıktan sonra, İzmir'de Yunan düşmanı karşısında, kendi öz vatanını müdafa etmek için ordusuz kaldı. Böyle bir neticeden sonra bile saltanat siyasileri,mevhum olsa bile zarar yok, hulyalarından vaz geçemiyorlar. Onlara ana vatanda, emeğine mukabil, yemek usuliyle kurulacak bir devlet zindan gibi görünüyor.
Sayfa 50 - Milli Eğitim Basımevi - İstanbul 1970Kitabı okudu
"Ölümle defalarca o kadar burun buruna geldim ki, şimdi yaşadığım bu günler bana bir çeşit hediyeymiş gibi geliyor"
Son üç asırda Türk ve İslam alemi, nerede bir ihanete uğramışsa bunun altında mutlaka İngiltere vardır.
Türkiye’de laiklik sözde kalmıştır, sahteciliktir. Laiklik özde din ve devlet işlerinin ayrılması değildir. Bu sonuçtur. Özde dogmaya karşı aklın egemen olmasıdır. Devletin örgütleri arasında Diyanet İşleri Başkanlığı bulundukça, din görevlileri aylıklarını devletin bütçesinden aldıkça, kendileri özerk bir kurum kurmadıkça, Türkiye’de demokrasi olamaz. Bütün islami kurulların,gerek eğitsel, gerekse dinsel kurullarının özerklik kazanması gerekir. Sadece Müslüman sünnilerin değil, Alevilerin de kendi özerk kurumlarını kurması demokrasinin gereğidir.
Aziz Nesin
Aziz Nesin
İsmail Beşikçi, Türk üniversitelerinin resmi ideolojinin dışına çıkmadıklarını söylüyor. Gerçekten de Türk üniversiteleri övgüler yazmanın ötesine geçemiyor. Aslında üniversite çevrelerinin bu tutumu şaşırtıcı değildir. Burjuva toplumunda eğitimin amacı hiçbir zaman gerçekleri bulup ortaya çıkarmak değildir?
170 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.