Saatlerimizi sabahın körüne, yoksulluk sınırı altında olan maaşlarımızla zengin ettiklerimiz patronlar için kurarız. Ísyerinde GDO'lu ürünlerle "beslenip", zehirli havalar soluruz. İşyerinde patron, müdür, usta başı senin kanının nasıl daha fazla çekebilme, ekonomik ve sosyal haklarının nasıl daha fazla kırpabilme derdindeler. iktidar baskı ve rızanın birliğidir. Hakları için Direnen işçilere, devrimcilere baskı yönünü gösterirken, diğer yandan da "demokrasi" yanılgısı altında sermayenin çeşitli katmanlarının temsil edildiği parlamentolar aracılığıyla kitlelerin kendilerini "yönettiği" mizanseni dayatilir. Halbuki siyasi partiler arasında değişen, hangi sermaye kesiminin ve buna bağlı bürokrasinin, daha fazla rant yiyecegidir. (Lenin'in burjuva demokrasisi serbest rekabeti, tekelcilik ise siyasal gericiligi temsil eder cümlesi süreci anlamamızda temeldir.) Bu kurulu düzende kitleleri pasifize etme açısından önemli bir olgudur; Endüstriyel spor. Kişinin yaşamdaki temel sorunlarini bir an olsa da unutulabildigi, dayattığı holiganizmle işçi, emekçi kitleler arasındaki yapay kamplasmayi yaratir. Gerçek sorunlarımızı, yapay sevinçlerle dengelemeye çalışir. Portekiz devlet başkanı Salazar'in futbol olmasa ülkeyi yönetemezdim itirafi malumun ilanıdır.