Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ş

Şükrü Erbaş

Koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar. İncelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti. Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu.
Günaydın
"Günaydın sabah sevinci, uykulu gamze, kuyuların rüyası... günaydın zamanın tanrısı, ağzımda harflenen sonsuzluk, yürüdüğüm gökyüzü... günaydın bulut türküsü, el çırpan ağaçlar..."
Reklam
Güzelliğin geçici olmadığını senden öğrendim Emeğin aşktan büyük bir hazine olduğunu senden Zaman, kâküllerinden doğar topuklarından batardı Al yeşil soluğum, yarasına döndüğüm, sözümün sahibi Sevmenin, dünyayı sevmek olduğunu senden öğrendim.
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
- Ömür Hanım
Herkesin başkasını konuştuğu Bu aynalar pazarında Seni kimselere Söylemeden ölecegim 🌾
Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde.
Reklam
Elbette ölümü biliyorum!
Ayda bir kez de olsa kapının çiçek açmasından söz ediyorum. Pencerelerin sokağa gülümsemesinden. Çay bardaklarının soluğumuzu kırmızıya boyamasından. Aynaların buğulanmasından. Muslukların şarkı söylemesinden. Acı da verse bir insanın hayatımıza dokunmasından. Odaların birdenbire sokaklarla dolmasından. Çatımıza konan yıldızın sabah bahçemize inmesinden. Tanrının, azıcık da bizim yalnızlığımızda soluk almasından söz ediyorum.
On Dakika Bayrak Tutmak
“Kaleiçi’ne gidiyorum. Ihlamur ağaçlarının avcunda iki bardak çay içeceğim. Şiir konuşacağız bir güzel çocukla. Sağ yanım deniz. Deniz değil, kirpiklerime değen sonsuzluk; lacivert yapraklar açan zaman. Bir büyük derinlik gökyüzüyle söyleşip duruyor. Beydağları’nı bir daha doğuruyor kıyıya vuran her dalga. Uzun boylarında güneşli nisan bulutları, palmiyeler falezlerden aşağı bakıyor. Taflanlar neredeyse konuşacak. Kalbimde ölümle karıncalanmış bir sevinç, koltuğumun altında harflere dönmüş Akdeniz, hurma ağaçlarına şaşarak yürüyorum. Yoksulluğu unutturacak kadar güzel bir gün..."
İçimde bir çocuk, yalınayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. Sahi yaşlılık, bir derin iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür Hanım?
Küçümsenmiş İçtenlik
Aynalar pazar bir sosyal medya var elinizin altında. Buranın kuralı da değeri de bu. Günde bir milyon şiir, şiirimsi, vecize paylaşmazsanız, akşama kalmaz unutulursunuz.. Orada görünmezseniz dünyada bir hayatınız olmaz. Eğer şiirle bağınızı buradan kuruyorsanız ölümünüz kutlu olsun! Dünya dolusu süprüntü sözle, basmakalıp duygularla, ortalama bir akılla edebiyat öğrenemezsiniz, edebiyat yapamazsınız. Nâzım, Dağlarca, Oktay Rifat, Melih Cevdet, Necatigil, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever, Cahit Külebi, Can Yücel, Gülten Akın, Metin Altıok... okuyamazsınız, anlayamazsınız. Bir daha söylemiş olayım; şiir, insanların hayatında kitap olarak varsa vardır. İnsan belleğini üç-beş dakikaya indiren bir ortamda şiir kalıcı olabilir mi hiç?
383 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.