Andronikos'la işkenceyi paylaşırken
İşkenceyi, olsa olsa, susarak paylaştığı için
İşkencenin susma yüzünün yükünü bütün ömrünce omuzlarında, sırtında duyduğu söylense şimdi, İoakim buna, hayır, yanlış, yalan, der mi?
Bu yükün altında soluya soluya bugüne erişmiş olduğu
Başka deyimle, susmanın utancından, bu utanca katlanma utancından.
Başka deyimle, olanı biteni olduğu gibi kabul etmek utancından
Başka deyimle, bu utancı dağıtmak için konuşup bir şey yapacak yerde aklının en kuytu köşelerine, gönlünün en izbe yerlerine dalıp davranışını haklı çıkaracak tutarlı, köklü, temelli sebepler bulup gün ışığına getirmek
Bunları ortaya sürerek gerçekten de haklı çıkarılan bir davranışın utancından.
Susma sanatının özü budur: Genişliğe alan bırakmak. Sessizliğin açtığı genişlik, insana kendi sonluluğunun darlığını unutturur; ki insanlar onları ezen, bunaltan o sonluluktan ötürü, "konuştuğum sürece yaşarım" düsturuyla, durmaksızın konuşurlar. Susanın deneyimi ise başkadır: "Sustuğum sürece, benim hayatımı aşan sonsuzluğun parçası olarak hissederim kendimi." Bunun insana dokunmasına izin vermek, sessizce bir şey okumakla da mümkündür.