Çocukken nasıl sorguladığını nelere dikkat çektiği bir önsözle başladığı ustaca ele alınmış bir eser.
Armstrong'un Tanrı adına savaş kitabından hemen sonra okuyunca biraz farklı ve bu kadar tarafsız yazmanın olanaksız olduğu durumlarda bunu koruması etkileyici, özellikle ayrı ayrı bölümlerde işlediği Hristiyan tanrısı, İslam'ın tanrısı konulu dinlerini olabildiğince dönemine, belgelere, güçlü kanıtlara örnek gösterilebilecek ve yaygın görüşlere uygun çizgide işlemesi her bakış açısına uygun olmuş. Çok sayıda başvurduğu önemli düşünürlerin yazdığı konu üzerindeki fikirlerini sıklıkla belirtmiş, vurgusuyla benim dikkatimi çeken büyük isimler;
(İbni Rüşt, Farabi, Sigmund Freud, Martin Luther, Karl Marx, Dostoyevski, Friedrich Nietzsche, Arthur Schopenhauer, Albert Camus, Auguste Comte, Bruno Giordano, Alfred Adler, Aristo ve daha fazlası) başlıkları dışında düşünülemezdi.
Tanrı öldü ve Tanrının geleceği var mı? başlığını bu kadar titizlikle işleyebileceğini düşünmemiştim. Tanrı öldü başlığı özellikle etkileyiciydi bize kitabın içeriği dışında bir çok şey öğretiyor.
Armstrong'un toplumların tanrıları hakkındaki en iyi kitabı diyebilirim.
Din yoksullara baskı yapmak ve onları güçsüzleştirmek için varlıklılarca kullanılmış bir araçtı.
Mucizelerle uğraşan bir Tanrının çocuklarımızı korkuttuğumuz gulyabanilerden bir farkı yoktur.
Sayfa 485487 - 2 farklı sayfalarda kullanılan cümlelerKitabı okudu
Keyfim yerinde: Tanrı iyi. Ağlamaklıyım: Tanrı kötü. İlgisizim: Tanrı tarafsız. İçine girdiğim haller O’na mütekabil sıfatları verir; bilgiyi sevdiğimde O her şeyi bilir, kuvvete taptığımda da O her şeye kadirdir. Şeyler bana var gibi mi görünmektedir? Var olurlar. Bana yanılsama gibi mi görünmektedirler? Buharlaşırlar. Bin gerekçe O’nu destekler, bin gerekçe de yok eder; coşkularımla canlanıyorsa da hırçınlıklarımla soluksuz kalır. Bundan daha değişken bir suret yaratamazdık: O’ndan bir canavarmış gibi çekiniriz ve O’nu bir haşere gibi ezeriz; ilâhlaştırırız O’nu: varlık O olur. O’nu reddederiz: hiçlik O olur. Dua, Yerçekimi’nin yerini bile alsa O’na evrensel bir süre temin edemezdi: Daima anlarımızın keyfine kalırdı. O’nun alınyazısı, ancak safların ya da geri zekâlıların gözünde değişmez olmaktır. Tek bir kez incelendiğinde ne olduğu açığa çıkmaktadır: yararsız dava, anlamsız mutlak, dangalakların patronu, yalnızların eğlencesi, ruhumuzu eğlendirip eğlendirmemesine ya da coşkularımıza musallat olup olmamasına göre saman çöpü ya da hayalet.
Var mı dünyada günah işlemeyen ,söyle;
Yaşanır mı hiç günah işlemeden, söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.
#ÖmerHayyam
"Nerede kalacağımızı, başımıza ne geleceğini hiçbirimiz bilmiyoruz aslında," dedi çekinerek, "asla bilemiyoruz. Her şey Tanrı'nın elinde. Ama nereye gidersek gidelim yalnız değiliz. Tanrı her yerde."