Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Yurdumuz üstünde yüzyıllardan beridir yapılan baskının şuurumuz altında yaşayıp durması bizi olmayacak hayallerle uğraştırıyor.
Aşiretlerin «abide» adı verilebilecek maddi eserleri yoktur. Fakat gayet zengin olmak üzere sözlü gelenekleri ve kullandıkları eşyalar vardır. Gelişmiş cemiyetlerin bellekleri, kendi tarihleridir.Aşiretlerin tarihleri ise onların sözlü geleneklerinden ibarettir. Bir çok kimse, bu sözlü geleneklerin gerçekle hiç bir ilgisi yok sanır ve bu yüzden onlara hiç değer vermez. Oysa sözlü gelenekler bir takım örgüt ve kurumlara, törenlere bağlıdır. Bu yüzden kişiler bu gelenekleri değiştiremez ve yok edemezler.
Reklam
Bizler Tanzimat'tan beri çok zaman geçtiğini sanırdık. İlk eğitim görmeyen köylü için, Tanzimat gelmemişti bile!
Sayfa 409Kitabı okudu
327 syf.
·
Puan vermedi
·
58 günde okudu
Gerçek Eğlenceee
Kitap kapağı ve adının hakkını veren çok güzel bir eser olmuş. Türk toplumunun eğlence hayatını okumaya başlamadan eğlenceli bir kitap olduğu düşünülsede aslında eğlencenin nasıl eğlencesizleştirildiği üzerinde durulması gerekmektedir. Bu kapsamda ritüel ve eğlence arasında ne olduğu da ayrı bir merak konusunu içermiştir. Meraklıları duyurulur....
Eğlencesiz Eğlence
Eğlencesiz EğlenceMehmet Kendirci · İletişim Yayınları · 20213 okunma
100 yıldır değişmeyen bir kalıp düşünce
Osmanlı gericilerinin zaafı, ''manevi'' kelimesini ''din'' ile bir tutuşlarında, din ve dünyayı birbirinden ayırmak söz konusu oldukça, dinimizi ve onunla beraber milliyetimizi kaybedeceğimiz korkusuna kapılmalarındandır.
Sayfa 398Kitabı okudu
ÖLDÜRÜYORLAR, ÇÜNKÜ ÖLDÜRMEK ARTIK DAVRANIŞ KODLARININ BİR PARÇASI.
Hannah Arendt
Hannah Arendt
Reklam
18. Yüzyıl Fransız Sosyetesi'nin ilginç merakları
Bu esnada Ramazan-ı şerif geldi, oruç tuttuk ve giceleri, cemaatle teravih namazı kıldırdık. Bu esnada Merşal gelüp âyan ve ekâbirinden sêlam getürup ''Rica ve niyaz ideriz ki, hanımlarımız gelüp iftar eyledüğünüzü ve yemek yidüğünüzü seyretmek isterler. Eğer ki izniniz olursa cümlemizi sevindirirsiniz ve belki kralımız dahi hazzeder'' dedi. Çaresiz kalup: ''Elimizden ne gelür, hoş geldiler, safa geldiler'' dedik, gitti. Anı gördüm ki akşama yarım saat kaldıkda bir iki yüz avrat, altın ve ziynet içinde ve elmaslara batmış halde gelüp karşu be karşu sandalyelere oturdular. Gûya konağımız kadınlar evine dönüp doldu, taştı.
Sayfa 82 - Her gece iftar ve teravih bu kadınlar tarafından merakla izlenilmiştir.Kitabı okudu
İnsan olduğumuzu anlamaya çalışıyorlar herhalde
Yine kadın ve erkek, kimi ziyaret, kimi seyretmek maksadıyla kalabalık halinde gelüp, hususa yemek yediğimizi görmeği pek isterler idi. ''Filan kimsenin kızı veya filanin karısıdır; yemek yidiginüze bakmağa izninizi rica eder.'' deyu haberler gelüp kimini def' edemeyüp nâçar ruhsat (izin) verirdik. Perhizleri vaktine rastladığı için kendileri yemek yemeyüp sofranın etrafını çevirüp seyrederlerdi. Anlar ise yemek seyretmeyi âdet edinmişler.
Deliliğin Tarihi kitabını anımsattı
" Kadınların bedenini uysal üreme makinelerine dönüştürmek zorlama, korku ve toplumsal denetim gerektirdi. Bu denetimi sağlayan kurumlar arasında hapishane, okul, hastane, akıl hastanesi yer alıyordu. Cinsellik ve cinsiyetse hem kamusal hem de özel alanda şiddet kullanılarak ve utandırma yoluyla idare ediliyordu. Sapkın kadınlar doğadaki yerlerini hükme bağlayan düzenin üstünde, doğaüstü yaratıklar olmakla suçlandı. Cadılara, yeni düzene karşı koyanlara, burjuvazinin dışında kalıp kılavuzların içerdiği talimatları okuyamayan ve direnişe kalkışabilecek kadınlara 'Pedagoji' adıyla tüyler ürperten umuma açık işkenceler uygulandı."
250 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.