Profil
Muhammed/38
38. İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir. Siz ise fakirsiniz. Eğer O’ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, onlar sizin gibi olmazlar.
Sayfa 88 - 6. CiltKitabı okuyor
Leheb suresi
"İmân eden bir yabancı Rasülullah'a akrabasından da yakın oluyor, küfür üzerinde devam eden kişi kendi akrabası bile olsa bir yabancı olarak kalıyordu. Şunun veya bunun oğlu olmasının hiçbir önemi yoktu."
İnsan Yayınları
Reklam
Leheb suresi
"Rasûlullah: 'İnsanın oğlu da bir kesbdir." buyurmuştur."
İnsan Yayınları, (Ebû Dâvûd, İbn Ebî Hâtim)
Ahkaf/20
İnkar edenler ateşe arz olunacakları gün:”Dünyadaki hayatınızda bütün güzel şeylerininizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı alçaltıcı bir azap göreceksiniz!” denir.
Casiye/21-23
21.Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar! 22. Allah, gökleri ve yeri hak ile yaratmıştır. Böylece herkes kazancına göre karşılık görür. Onlara haksızlık edilmez. 23. Heva ve hevesini tanrı edinen ve hakkı bildiği halde Allah’ın, saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hala ibret almayacak mısınız?
Sayfa 43 - 6. CiltKitabı okuyor
“Ancak sana kulluk eder ve ancak yardımı sen­den dileriz.”
Fâtiha’nın bu bölümünde Rabbimiz bizim yalnız olmadığımızı, bizim gibi inanan, bizim gibi düşünen bir İslâm ümmetinin üyesi olduğumuz şuurunu veriyor bize. “Ancak sana ibâdet eder ve ancak sen­den yardım dileriz.” Dikkat ederseniz fiiller tekil değil, çoğuldur. Yâni “yalnız sana ibâdet ederim ve yalnız senden yardım beklerim” şek­linde tekil değil, “yalnız sana kulluk yaparız ve yalnız senden yardım bekleriz.” Biz tek başına namaz kılarken de böyle demek zorundayız. Ben yok, biz var. Bunun mânâsı şudur: “Ya Rabbi, tüm varlıklar, göklerde ve yerde ne varsa hepsi sana kulluk yapmaktadır. O varlıklardan birisi olarak ben de onla­rın arasına katılıp sana kulluk yapıyorum. Ama sadece ben değil, biz sana kulluk yapıyoruz” demektir bunun mânâsı. Yâni ben yalnız kendim O’na, O’nun istediği kulluğu, O’na lâyık kulluğu yapamaya­cağım için kendimi diğer mü’min kardeşlerimin ve tüm varlıkların içine kata­rak ancak sana kulluk yaparız diyorum. Duanın kabulü, ibâdetin ka­bulü için böyle demek daha güzeldir. “Ya Rabbi! Biliyorum ki şu benim ibâdetlerim sana lâyık değildir. Sana lâyık olarak yapılan ibâdetler ve dualar arasında benimkini de kabul buyur Al­lah’ım” demek daha uy­gundur. Bunu bize tarif buyuran Rabbimizdir. Eğer O böyle bir sûre indirerek bizi bilgilendirmemiş olsaydı bizim bunu kendi kendimize bilmemiz mümkün olmayacaktı.
Reklam
Bir hali veya işlediği günahlardan dolayı alaya alması helal değildir.
“Ey iman edenler! Bir Topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki de onlar kendilerinden daha hayırlıdır. Kadınlar da kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha hayırlıdır. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Hucurât 11 )
Allah Teâlâ âriflere şöyle hitap eder: Ey ârif kullarım! Ben ihsanlarımı hiç kesmediğime göre nasıl oluyor da benden başkasına ümit bağlanıyor! Ben sizlere her türlü nimetleri yağdırıp dururken, nasıl oluyor da benden başkasına iltifat ediliyor, kalpler yöneliyor?
Sayfa 281 - Bakara sûresi 21-22 âyetlerin tasavvufî işaretleri
Mektubat Yirminci Mektup Risale-i Nur da en sevdiğim bölümlerden biri;
Mukaddime Kat'iyen bil ki: Hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi iman-ı billahtır. Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billah içindeki marifetullahtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en safi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir. Evet, bütün hakiki saadet ve hâlis sürur ve şirin nimet ve safi lezzet, elbette marifetullah ve muhabbetullahtadır. Onlar, onsuz olamaz. Cenab-ı Hakk'ı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envara, esrara ya bi'l-kuvve veya bilfiil mazhardır. Onu hakiki tanımayan, sevmeyen nihayetsiz şakavete, âlâma ve evhama manen ve maddeten müptela olur. Evet, şu perişan dünyada, âvâre nev-i beşer içinde, semeresiz bir hayatta; sahipsiz, hâmisiz bir surette; âciz, miskin bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa kaç para eder. İşte bu âvâre nev-i beşer içinde, bu perişan fâni dünyada; insan, sahibini tanımazsa mâlikini bulmazsa ne kadar bîçare sergerdan olduğunu herkes anlar. Eğer sahibini bulsa mâlikini tanısa o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vahşetgâh dünya, bir tenezzühgâha döner ve bir ticaretgâh olur. Mektubat
Sayfa 222 - Envar NeşriyatKitabı okudu
250 syf.
·
Not rated
·
Liked
Risale-i Nur { Bediüzzaman Said Nursi }
Bediüzzaman Said Nursi'nin yazdığı bu eserler birçok insanın imanına vesile olmuştur. Benimde tahkiki imandan hakiki imana geçmeme vesile olmuştur. Çok severek okudum bitirdim. Şuan tekrar okuyorum ve bitirdiğimde tekrar baştan başlayacağım. Çünkü Risale-i Nur'un okuma üslubu bu şekildededir. Yani devamlı okunması gerekir ki zamanla o
Risale-i Nur Külliyatı
Risale-i Nur KülliyatıBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 2012531 okunma
Reklam
119 syf.
5/10 puan verdi
·
Liked
Çok fazla beğenmedim. Herkesin rahatlıkla okuyup anlayacağı bir dil kullanılmamış. İçerisinde yanlış ve aşırıya kaçan bilgiler mevcuttu. Tavsiye eder miyim? Hayır. Ama İlmi alt yapısı olan okuyabilir, zararı yok.
Tefsir Üzerine
Tefsir Üzerineİbn Teymiyye (Ahmed b. Abdulhalim el-Harrani) · Pınar Yayınları · 201718 okunma
“…Allâh’tan ittikâ edin, Allâh size (ihtiyâcınız olan şeyleri) öğretir...” (el-Bakara, 282) buyrulur. Müfessir Kurtubî, bu âyet-i kerîmenin tefsîrinde şu açıklamayı yapmaktadır: “Bu âyette Allâh’tan ittikâ edenlere bizzat Allâh’ın ilim öğreteceği va’di vardır. Yâni takvâ sâhibi olan kulun kalbine Cenâb-ı Hak, kendisiyle hakîkatleri idrâk edeceği ve hakla bâtılı ayırabileceği bir nûr ihsân eder.” (Kurtubî, III, 406) Hadîs-i şerîfte de bu mânâyı te’yîden: “Öğrendikleriyle amel edene Allâh Teâlâ bilmediklerini öğretir.” (Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, X, 15) buyrulmuştur.
Sayfa 124Kitabı okudu
Hazret-i Ali ayetin şöyle de tefsir edilebileceğini ifâde etmiştir:
“Âyette zikredilen “Rabbimiz bize dünyâda iyilik ver.” kısmı “Rabbimiz bize dünyada sâliha kadın ver.”, “Âhirette de iyilik ver.” kısmı “Âhirette de hûru’l-ıyn (cennet hûrileri) ver.”, “Bizi cehennem azâbından koru.” kısmı ise “Bizi kadınların hîle ve tasallutundan muhâfaza buyur!” anlamındadır.”
Sayfa 115 - (Ali el-Kârî, Mirkât, VI, 265)Kitabı okudu
686 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.