Türk milletini dışarıdan yıkamayanlar hep aynı oyunu oynadılar. Yani içeriye. Senaryoyu değiştirdiler, allayıp pulladılar yine içeriye oynadılar. Aktörleri değiştirdiler yine içeriye oynadılar. Çünkü Türk Ordusu ve Türk Devlet Yapısı o kadar güçlü ki, birleşip birleşip gelseler yine yeniliyorlar, yine yenilecekler. Geriye tek bir yol kalıyor. Hem dışarıdan saldırmak, aynı anda içeriden çok sağlam bir operasyona başlamak. Planları bu ve hedef son yurdumuz. Yani Alparslan atamızın fethettiği "Anadolu". Ama onların hesapladıkları tek şey bu fetihleri yapan devlet aklının uyuduğunu zannetmek. Çünkü devlet uyumaz, devlet gaflete düşmez, devlet aklının bir tatili de yoktur. Şifreli mesajı verir, zemini hazırlar, yeri geldiğinde de gerekeni yapar.
Şimdi sen diyorsun ki, ben hakkımı koruyacağım. Nasıl koruyacaksın? Adamın 40 tane uçak gemisi var. Ben de 40 tane yapayım dersen, kaldı ki sen 40 tane yaparken, o 80 tane yapacak. Eee! Ne yapacaksın ya? Onun atmış olduğu füzeyi havada yakalarsın. Sen elektronik kumandayla geri çevirir, onu atan geminin üzerinde parçalarsın. Bunu yaptığın zaman, senin uçak gemisi yapmana lüzum yok. Onun uçak gemisi senin sayılır. İstediği kadar mermi atsın. Nasıl olsa kendi başında patlayacak.
Necmettin Erbakan
Devlet, bazen ölü taklidi yapar. Zannedersin ki devlet yok, çöktü. Şımardıkça şımarırsın. Sonra üzerine birden bir ağırlık çöker. Sonra? Sonrası yok!
"Organize olmuş çok küçük toplulukların, birbirinden habersiz milyonlarca kitleden daha güçlü olduğu aşikârdır."
Sayfa 29 - Milli GazeteKitabı okudu
Biz darda kalmışı asla yalnız bırakmayız. Bunu tüm dünya bilir.
– Bazı acılar vardır Serdar Bey, hayal bile edemezsin.
+ Ben o acılarla çocukken oyuncak diye oynadım, Zehra Hanım.