t

Türk İslam Ülküsü

"İnsan, diğer canlılara nazaran daha zekidir”, diyoruz. Bu insan idrâkinin, onlara nazaran, güçlü tecrid ve tamim kabiliyetine sahip olduğunu kabul etmek demektir. Bizi çevreleyen canlı cansız varlıkların bağrına yerleştirilmiş «mesajlar», «objektif veriler» halinde duyu organlarımıza ulaşırlar, biz, yalnız onların idrâkinde kalmayız, onları tecrid ve tamimlerle mefhumlara (kavramlara), hükümlere ve düşünceye kanar işleyerek şuurumuzda yüceltiriz. Kısaca, varlıklardan, olaylardan taşan veriler, insan zihninde ve idrâkinde tasnif edilir, ayıklanır, mânâlandırılır ve yüceltilir. İşte zekâ bu kâbiliyetimizdir. İnsan bu kabiliyetle doğar. Araştırmacılar, zekâca irsî faktörlerin rolünü, çevre şartlarına nazaran daha önemli bulmuşlardır. Hiç şüphesiz, çevrenin zekâ üzerindeki tesirleri küçümsenemez.
Sayfa 50 - PdfKitabı okuyor
Gerçekten de sezgiyi, ilhamı ve vahyi «kabul etmeyen» bir akıl, insan idrâkini eşyada tüketir, maddeye mahkûm kılar. Biz «parça akla»> değil “akl-ı küll"e muhtacız.
Sayfa 51 - PdfKitabı okuyor
Reklam
İnsan, ancak Allah'a inanmakla Mutlak Varlık şuuruna ulaşabilir; çelişkisiz «sonsuz varlık» kavramını edinebilir. Allah, mutlak varlık olarak, varlığı ile sonsuzluğu ifade ettiğinden «yokluğu imkânsız» kılmakta, «zât» ve «sifatları» ile tükenmeyen yegâne varlık olmaktadır. Allah, sonsuz varlık olduğundan bir tanedir. Birden fazla sonsuz varlık olamaz. Çünkü, biri diğerini sınırlamış olurdu. Allah <<ahad» (bir)dır. Bu, İslâm'ın vazgeçilmez, temel prensibidir. Müslüman, beş duyu ile yakalanmayan, tasavvur edilemeyen «<bir tek Allah'a» inanır ve iman, «gaybe» (gizli olana)dır. Allah, tek ve mutlak varlık olduğundan, herhangi bir yabancı etkiye maruz kalamayacağından yegâne mutlak irade sahibi olan varlıktır.
Sayfa 46 - PdfKitabı okuyor
<<Mutlak» olan iki şeyden söz edilebilir: Birincisi «Mutlak Varlik», ikincisi de «<mutlak yokluk». Mutlak Varlık Allah'tır, mutlak yokluk ise <<yok»tur. İslâm'da Allah, benzeri ve zıddı olmayan varlıktır. İslâm, <<Mutlak Varlık»ta var olma cehdini getirdiği halde, Budizm, <<mutlak yoklukta» tükenme istirabını savundu. Oysa varlıktan hiç-liğe (Nirvanaya) giden bir yol yoktur. İslâm'a göre: «Her şey Allah'tan geldi, yine Allah'a dönecektir.>>
Sayfa 45 - PdfKitabı okuyor
Görebildiğimiz kadarı ile bir «kitab-ı ekber» olan kâinatın içine serpiştirilmiş bu «ilâhî mesajların» en önemli muhatabı insandır. O insan ki, bir hayvanı hayatın üstüne sıçrayarak, «düşünmek» ve «<ilim edinmek»> ile emredilmiştir. «Rabbim, bana eşyanın sırlarını aç» diyen yüce ve Sevgili Peygamberimize selâm olsun.
Sayfa 49 - PdfKitabı okuyor
Mutlak Varlık olan Allah, sonsuz ve tükenmez varlık olduğundan üç boyuta veya üç boyutlu varlık tezahürlerine irca edilemez. Yahut madde ve tezahürleri, mutlak varlık itibar edilemez. Çünkü, üç boyutlu varlık tezahürleri sınırlı, dolayısı ile bir yerde tükenmesi gereken varlık dalgalanmalarıdır. Üç boyutlu varlık tezahürlerini istediğiniz kadar ufalayın, daima üç boyutlu kalacaklarından sıfırcı (hiç'e) dönüşemezler. Yine istediğiniz kadar büyütün <<sonsuzlaşamazlar»>. Görülüyor ki, üç boyuttan sıfıra da, sonsuza da gidilemez. O halde, üç boyutlu varlıklar ve her türlü maddî varlık, ister tek başlarına, ister toptan düşünülsünler, her durumda sınırlı varlıklardır
Sayfa 45 - PdfKitabı okuyor
Reklam
79 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.