Türk toplumunun müslüman unsurları, inanç temelleri ve değerler haritasına bakıldığında, gerçekten de büyük ölçüde tutarlı bir kültürel bütünlük arzetmektedir.
Belki de tarihî ve en hakikî kimliğimizin 'nirengi' noktasına tutunarak ayakta kalabilme şansımız olacak. O 'nirengi'yi 'sentez' ifade edemez, zaten 'sentez'le de olmaz; tevhid lazımdır, tevhid!.. Türk - İslâm tevhidi!..
İçinde garip bir eziklik, acı bir hüzün vardı... Sanki Moskof altında inleyen esir bir Türk ilindeydi de, dini inanç ve kıyafetlerinden dolayı bu derece eziyet ve baskıya maruz kalmaktaydı.
Madem ölüme kadar verilmiş bir mühlet var!...
Donanıp tekrar aşkla sefere baştan başla!...
Silkinip fırlasana!...
Zaman dar yapışsana!...
Tekrar Yüce Kur'an'a!...
Tekrar Yüce Kur'an'a!...
Müslümanlar kendilerini yücelten mukaddesatla sahip oldukları makamları gaye edinip dünyevileşince hem Allah'ın gazabını hem de milletin nefretini üzerlerine çektiler. Allah'ın (cc) rızasını ve milletin muhabbetini kazanmanın yolu hesabî politikacı olmak değil, hasbî mümin olmaktır.