t

Türkiye Cumhuriyeti Tarihi

Şimdiki siyasal islamcılar, İngiltere'nin kurdurduğu gizli örgütlenme gibi değildir. Çok şeyden ders almıştır. İhtilâle ihtiyaçları yoktur; şeriat devletine, demokratik parlamenter yoldan gidilebileceğini bilmektedirler.
Yolga ve Erkin Masalları
Daha da sinirlendirici uydurmalar Namık Kemal Yolga ve Behiç Erkin ile ilgili. Paris Konsolosluğu’nda görev yapan Yolga ve Vichy’ye büyükelçi olarak gönderilen Erkin iddia edildiği kadarıyla 20 bin (!) Yahudi’yi Holokost’tan korumak bir yana Fransa’da doğan Türkiyeli Yahudi ailelerin çocukların vatandaşlıktan çıkarılmasını hızlandırarak bu insanların katledilmesine ön ayak olmuş. (Baer 202-203). Böyle bir yalana destek vermek vakıftaki Güleryüz gibi insanlar için yüz kızartıcı olmalıdır ancak onlar utanmadan bu iddiaları desteklemeye devam ediyorlar. (Baer 205) ‘kahramanlar’ Türkiye dışında hiçbir Holokost kurumu tarafından delil yetersizliği sebebiyle tanınmamış, ödüllendirilmemiştir. Türkiye’nin kanıtlı ve tanınan tek Holokost kahramanı Rodos konsolosu Selahattin Ülkümen‘dir. Kendisi Ankara’nın emirlerine karşı gelerek 42 Yahudi’yi ölümden kurtarmıştır. Bu diğer masalları destekleyerek ve sanki Ankara hükümeti Yahudileri kurtarma çabasındaymış gibi gerçek dışı bir hikayeye arka çıkarak, Vakıf ve Müze yöneticileri Ülkümen’in kahramanlığını küçültüyor ve Fransa’dan ölüm kampına yollanan binlerce Türkiyeli Yahudi’nin anısına saygısızlık ediyor. Devlet bu kişileri andığı ve kendini kahraman ilan ettiği Holokost anmalarında Yahudileri kendi emelleri için set dekorasyonu olarak kullanıyor. (Baer 207) Bu anlatıların tanık ve belgeden yoksun olduğunu Rıfat Bali de daha önce açıkça belirtmişti. Buna rağmen Müze Müdürü ve Küratörü Nisya Allovi bu Kent, Yolga ve Erkin’in hepsinin hala müzede ismen anıldığını bu makale için doğruladı.
Reklam
Bu devran yine o devran - Recep Zühtü Meselesi
Sinirini alamayarak o sırada dayağın etkisiyle yorganın altına saklanmaya çalışan Fatma Medeniye’yi oradan çıkararak başından ve bacaklarının arasından üç el ateş eder. Fatma Medeniye ölmemiştir; fakat hastaneye getirmekte çok geç kalınmıştır. Taksim’deki Fransız Pasteur Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kanaması durdurulamayarak
Notlarında son Osmanlı Padişahı Vahdettin'i şöyle tanımlıyor:
Osmanoğulları'nın otuz altıncı ve sonuncu padişahı Vahdettin'in saltanatı döneminde millet en derin esaret çukurunun önüne getiriliyor. Binlerce yıldan beri bağımsızlık kavramının seçkin örneği olan Türk milleti, bir tekme ile bu çukurun içine yuvarlanmak isteniyor. Fakat bu tekmeyi vurdurmak için bilinçsiz bir hain gerekliydi. Nasıl ki yasal olarak ölüm cezasına çarptırılanların bile ipini çekmek için duygularından arınmış bir yaratık aranır. Ölüm kararını verenlerin böyle aşağılık bir araca ihtiyaçları vardır. O kim olabilirdi? Ne yazık ki bu milletin hükümdar, sultan, padişah, halife diye başında bulundurduğu Vahdettin... O, bu davranışıyla kendini öldürdü.
Adnan Menderes
Adnan Bey Türküler söylendikçe Türk diliyle Seni seviyorum gülüm, dendikçe Türk diliyle Türk diliyle gülünüp Türk diliyle ağıtlar yakıldıkça, Adnan Bey, ben anılacağım, anılacak Türk diliyle size sövüşüm. Tarlalarımıza girmiş değil sizin gibisi yaban domuzunun. Şehrimiz görmüş değil yangının sizden kanlısını. Bir adınız var, Adnan Bey, adımıza benzeyen. Dilimiz kuruyor dilimizi konuştuğunuz için. Bitten, açlıktan, sıtmadan betersiniz. Yüz Türkiye olsa elinizden de gelse yüzünü de zincire vurur yüz kere satarsınız. Milletimin en talihsiz gecesi ana rahmine düştüğünüz gecedir. 1959
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
18 Şubat 2004
Hürriyet gazetesinde “Barzani Ailesinin Yahudi Olduğu Ortaya Çıktı” başlıklı bir haber yayımlandı. Ahmet Uçar adlı bir tarihçi Osmanlı arşivlerinde, 1856 yılında Sallum Barzani isimli bir hahamın, Musul’dan Selanik’e, oradan da Hahambaşılığı’nın özel ricasıyla Kudüs’e sürgün edildiğine dair bir belge bulmuş ve Barzanilerin Yahudi olduğunu anlamıştı. Daha önce başka birinin iddia ettiği ‘Bedirhanilerin Yahudi olduğu’ gerçeği (!) ile ‘Bağımsız Kürdistan’ın bir Yahudi planı olduğu; Barzani ailesinin zaten Yahudi dönmesi olduklarını birleştirerek Güney Kürdistan’daki devletin ‘Küçük İsrail’ olacağını keşfedivermişti. Böylece kamuoyunun kafasında, Kürtlerin tarihsel talepleri, bir Yahudi komplosuna dönüştürülüvermişti.
Reklam
"korkuyor Adnan Menderes kocaman yanakları sarkıyor yağlı, sarı. korkuyor Adnan Menderes üç saata indi uykusu. korkuyor Adnan Menderes hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu."
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
, 1959
Albert Einstein’ın Yahudi bilim adamlarının kabul edilmesi için verdiği teklif reddedilmişti. Ağustos 1938’de kabul edilen 2/9498 no’lu kararname ile vatandaşı olduğu ülkede baskıya maruz kalan Yahudilerin Türkiye’ye girişi veya ikameti yasaklandı. Türkiye’nin bu sınırlamaları Alman baskısından dolayı değildi, bunu not etmekte fayda var. Türkiye’deki azınlıkların durumu da zordu. Ülkede milliyetçi bir hava hâkimdi, birçok baskı ve yasak vardı. Bu durum 1920’lerden itibaren Türk Yahudilerinin göçünü hızlandırmıştı. Nüfusun Türkleştirilmesi politikası sürüyordu. 1934’de kabul edilen iskân kanunu bunlardan biri.
Şubat 2005
Adolf Hitler’in Kavgam kitabı tam 13 yayınevi tarafından yüz bini aşkın sayıda basıldı. 1934’ten beri 50’ye yakın baskısı yapılan kitap MHP’nin ve Genç Parti’nin tabanı için bir nevi ‘el kitabı’ haline gelmişti. Bazı iddialara göre polis okullarındaki öğrenciler arasında da çok revaçtaydı. Bu yılın bir diğer best-seller’i Siyon Protokolleri adlı Yahudi düşmanı düzmece kitaptı. Bu kitap da Cumhuriyet tarihi boyunca 100’den fazla baskı yapmıştı.
198 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.