t

Türkler'de Giyim Kuşam

0 üye
Osmanlı Devleti'nde fesin kullanımı, iddia edilenin aksine oldukça eski tarihlere uzanmaktadır. Fesin 19. yüzyıldan, yani Sultan II. Mahmud'un kıyafet nizamnamesinden 200 sene hatta daha evvel giyildiği bilinmektedir. Sultan II. Mahmud'un yaptığı şey, fesi "resmi başlık" olarak ilan etmesidir. 18. yüzyılda Edirne'de fesçi esnafına dair Osmanlı arşivinde kayıtlara rastlanmaktadır. 16. ve 17. yüzyıllarda sadece erkekler değil aynı zamanda İstanbullu hanımlar da kadın fesi kullanmaktaydılar. Eskiden Türk kadınları ev içinde de başları açık gezmezlerdi. Kadınların ev içinde kullandıkları başlıkları fes, takke, hotoz, arakcık yemeni olarak saymak mümkündür.
Bir Türk atasözünde "taz keligi börkçige", yani "kelin geleceği yer börkçü dükkanıdır" denir. Demek ki Türklerde börkçülük diye bir meslek ve börkçü dükkanı vardı. Prof. Köymen; "börklerin büyüklük ve küçüklük bakımlarından olduğu kadar biçim bakımından da pek çeşitli olduğunu belirtmekte ve bir Arap kaynağına atıfta bulunarak: "Bazen Oğuzlar ta uzaktan daha börklerinden tanınıyorlardı" demektedir."
Reklam
Halbuki Türkler, Hunlardan başlayarak deriden yapılmış kalpak giyerlerdi. Aslen Orta Asya kökenli olan kalpağın, Avrupa'ya Türk göçleri ile girdiği kabul edilir. Ancak Tarihçi ve Türk Dil Kurumu eski başkanlarından Şerafettin Turan'ın "Türk Kültür Tarihi" isimli eserinde de ifade ettiği gibi, "zamanla kalpağın yanında keçeden yapılmış olan börk'ün de yaygınlaştığı, Oğuzların ve Kırgızların börk giydikleri anlaşılmaktadır."
Kaşgarlı Mahmud'un Divânu Lugâti't Türk'ünde ise aynen şöyle yazar: "börk = Kavuk, başlık. Acemsiz Türk, başsız börk olmaz." Ayrıca Türklerde sarık sarma adeti de vardı. Sarık, Kaşgarlı Mahmud'un Divânu Lugâti't Türk'ünde, "er suwluk urundı" diye geçer. Manası; "adam sarık sarındı" demektir.
Tarih çalışmalarının neredeyse tamamını Selçuklu devrine vakfeden Tarihçi Prof. Dr. Mehmet Altay Köymen; "Türk giyim-kuşamında börkün büyük bir yeri vardı" der.