“Osmanlı imparatorluğu içindeki çeşitli milletlerden milliyetçilik bayrağını en son kaldıranların Türkler olduğunu belirtmeliyim. Milli bilinç, imparatorluğun sorumluluğunu taşımak yüzünden en son Türklerde sesini duyurabilmiştir. Arap ve Fars uygarlığını, dilini övmeye izin vardır; Arap ve Fars uygarlığını, dilini incitmemeye, küçümsememeye özen göstermek ödev gibidir. Fakat Türk’ü, Türk dilini övmeye, yüceltmeye yeltenenler suçlanırlar. Üstelik milli zevki, milli şiveyi bozdukları suçlamasıyla.”
Anadolu’da bugün birbirinden farklı ağızların bulunması, 11. yüzyıldan itibaren bu topraklara yerleşen Oğuz boylarının farklı ağız özelliklerine sahip olmasından kaynaklanmaktadır.
Bizim, Yeni Hayatçıların mefkûre (gaye-i hayali) leri gayet sade, gayet basittir. Bu mefkûre, ruhumuzda, hissimizde, fikrimizde, bütün mevcudiyetimizde ebediyetle silinmez altın ve tunç harflerle mahkûktur:
Vatan!
Yalnız Vatan!
Atatürk'ün vefatından sonra, nedense "solcu" yazarlar Atatürk'ün tecrübesine de boş verip "arı Türkçe" bayrağını tekrar ele alıp, dil ırkçılığına giriştiler. Artık sadece "yeni öztürkçe" kelime kullanılacak, halkın diline yerleşmiş "yabancı sözcükler" tabu olacaktı! Böylelikle bir kuşak, bir önceki kuşağın yazdıklarını anlayamaz oluyor, gençler ancak lugata-sözlüğe bakarak okuyabiliyorlardı! "Hürriyet" yasaktı, sade "özgürlük" kullanılacaktı, "İstiklal" ya öyle "bağımsızlık" vardı ya! "Millet" değil, sadece "ulus" denecekti... vb! Türkülerimizde, şiirlerimizde, atasözlerimizde kullanılan, halka malolmuş sözler atılıyordu! Reşat Nuri Güntekin'in romanlarının, Atatürk'ün Nutuk'unun (çevirisiz!) anlaşılmayan sözleri ne olacaktı? Emre Aköz'ün deyişiyle, "kuşaklar birbirine sağırlaşmaya" doğru gitmişti.
"- Milliyetçiliği, bilhassa Türkçülüğü yok etmek, Türk Ocakları’nın propaganda faaliyetine nihayet vermek için, Türk zümreleri arasında bir ayrılık doğurmak lazımdır."
Hayretle yüzüne bakmış, bunun nasıl mümkün olabileceğini sormuştum.
O, hiç istifini bozmadan şu cevabı vermişti:
"- Türk dilleri arasında tam bir ayrılık icad edilecek!"
…
"- Azizim" dedi.
"Senin Dil ve Tarih Encümenlerin bilmeden bizim direktif/erimiz altında çalışırlar. Biz onların arasına, milliyetçi kisvesi altında o kadar nüfuz etmişizdir ki, hemen hepsi bizim irademize tabidirler!"