“Döblin, sürgünde aşırı derecede yalnız hisseder kendini. Nazi yılları boyunca Almanya'da kalmış olan bir yazar meslektaşı ülkeyi terk edenleri göçün "koltuklarının ve dertsiz makamlarının" keyfini çıkarmakla suçlayınca Döblin yanıt verir: "Bir ülkeden diğerine kaçmak, bildiğin her şeyi, seni besleyen her şeyi kaybetmek, her zaman kaçar halde olmak ve sürgünde bulunduğun için, güçlü olduğun halde yıllar boyu bir dilenci olarak yaşamak: İşte benim 'koltuğum', benim 'dertsiz makamım' böyle bir şey.”
Bir yazar küçük görülmenin insanı nasıl yaraladığını kendi yazarlık deneyimlerinden de bilir. Başkaları tarafından görülme arzusuyla ona eşlik eden horgörülme, hatta hiç görülmeme korkusunu edebiyat sahnesine çıkan herkes yakından tanır. O halde kendini bu dünyadan dışlanmış hisseden herkesin sorabileceği Dostoyevski sorusunu bir kez de biz soralım şimdi:
"Çocukluğumuzdan bu yana bize göz kırptığı halde bir türlü parçası olamadığımız bu sonsuz şölen de ne?"
Sayfa 22 - Metis Yayınları, 1. Basım, Mart 2008Kitabı okudu