Kara Kutu çok sık duyduğumuz, can yakıcı bir konu etrafında şekillenmiş bir roman. Normal şartlar altında bahsi bile beni üzmeye, incitmeye yettiği için bu konuyu detaylı bir şekilde işleseler kitabı okuyamaz, bitiremezdim. Bu kitaptaysa yazar, o sarsıcı gerçeği aktarmakla birlikte tüm detayları vermediği için okurken üzülseniz de kahrolmuyorsunuz diyebilirim.
Diyeceksiniz o sarsıcı olay ne? Bir parça spoiler olacak ama bence bu kitabı merak eden birileri varsa bunu bilerek almaları gerekiyor çünkü ne arka kapak ne de kapak görseli kitapla ilgili bir şey yansıtıyor. Kitabın esas karakteri olan kadın, birkaç yıl önce tecavüze uğramış ve ölüme terk edilmiş biri. Hâlâ yaşadığı korkunç gecenin travmasıyla sarsılmış halde ve depresyonda diyebiliriz. Haliyle böyle bir drama hazırlıklı olmadan kitabı almak anlamsız oluyor.
Kitabın dili inanılmaz basit ve yüzeysel olduğu için mi yazarın üslubu mu böyle bilmesem de benim için okurken şöyleydi: Ortada bir dram var, dokunaklı bir aşk var, acı dolu karakterler var ama ben en ufak bir duygu kırıntısı bile hissetmiyorum. Açıkçası bu kitabı sevmememin sebebi de bu oldu. Kötüydü, berbattı demiyorum ama bu kadar dramatik bir konunun en ufak bir duygusallık içermeden verilmesi, ya da benim verilen bir duygu zerresini bile hissetmemem, normal gelmedi diyebilirim.
Sözün özü; basit bir dille yazılmış, duygusal bir aşk hikayesi okumak istiyorsanız ve tabii ki beklentiniz çok da yüksek olmayacaksa Kara Kutu tavsiyemdir. Aksi halde hiç almayın derim.