Hayvanları onlara en az insanlara verdiğim kadar değer vermeme karşın insanlardan daha çok seven, her çeşit canlı türünün veletlerine bayılan ve gerekirse evlatlık edinme sınırlarını onlarla ve onlardan bağımsız aşan, haksızlık ve sömürünün her çeşidini kamçıyla dövmek isteyen, başkaldırının dünyanın en güzel oyunu olduğunu düşünen, tevazudan vazgeçmeyen ama bunun çok da mümkün olmadığını kabul eden, sade mi sade, katıksız ve organik bir canlıyım.
İlkeler ezberlenmek için değildir; bir sorgulamanın sonucunda, yine sorgulatmak amaçlı ortaya çıkan özlü sözlerdir. Sorgusu yapılmayan ilke, bataklıkta uçan karasineğe benzer. Ne yerini değiştirir ne de meyvesini!
...
hiç aklından çıkarma ithaka'yı.
oraya varmak senin başlıca yazgın.
ama yolculuğu tez bitirmeye de kalkma sakın.
varsın yıllarca sürsün, daha iyi;
sonunda kocamış biri olarak demir at adana,
yol boyunca kazandığın bunca şeylerle zengin,
ithaka'nın sana zenginlik vermesini ummadan.
sana bu güzel yolculuğu verdi ithaka.
o olmasa, yola hiç çıkmayacaktın.
ama sana verecek bir şeyi yok bundan başka.
onu yoksul buluyorsan, aldanmış sanma kendini.
geçtiğin bunca deneyden sonra öyle bilgeleştin ki,
artık elbet biliyorsundur ne anlama geldiğini ithakaların.
Konstantinos Kavafis'e ait bu şiiri akla getiren, küçük bir kız çocuğun hayatı sorguladığı metaforlarla dolu bir kitap. Farklı bir fantastik roman. Akıcı bir dile sahip ve buyutemedigimiz insanın hayatı, şiddet, haksızlıklar, sömürüler, yeşilin katli, felsefeden ve sanattan beslenerek sunulmuş ki burada yazarı tebrik etmek gerek. Metaforlarla dolu bu yol hikayesini okuyabilirsiniz.
Bir yoga seansında, zevkten neredeyse Nirvana'ya ulaşmak üzereydim. Zanzibar İlkeleriyle tanışıklığım o dönemde de henüz başlamadığı için varım yoğum Nirvana'ya ulaşmaktı. Ben mutlu olursam doğanın talanı bitecek, milyarlarca kişi açlık ve sefalet ve hastalıktan ölmeyecek, kadınlar sadece kadın oldukları için öldürülmeyecek ve tecavüze uğramayacakmış gibi düşünürdüm. Oysa bütün korkunç olayları durduracak güç, (benim daha çok mutlu olmamı da sağlayacak şey olan) dünyadaki eşitliksizliklerin kaldırılmasıyla mümkünmüş. Fakat o vakitlerde bunu bilmiyordum.Sadece kişisel mutluluğu önemsemek ve onun peşinde koşarak mesut olunabileceğini sanmak, oturduğun yerde maraton koşusuna katıldığını sanmak gibidir.