Birisi bizim için gerçekten çok değerliyse, bunu ondan sanki bir suçmuş gibi gizlemeliyiz. Bu elbette pek sevindirici değildir, ama doğrudur. Bırakın insanları, köpekler bile büyük dostluklara katlanamazlar.
"Çalışmak , yoksulluktan, açlıktan ve hastalıktan başka bir şey kazandırmıyor insanlara. Her şey aleyhimizde. Tüm ömrümüzü sabahın köründen gece yarılarına kadar çalışıp didinerek tüketiyoruz, çirkefin aldatmacanın içinde sürünüyoruz, kahroluyoruz, öte yanda ise bașkaları çektiğimiz çileler sayesinde çatlayıncaya kadar yiyor, içiyor, eğleniyor. Ve bizleri köpekler gibi tasmalı, zincirli tutuyorlar, cehalet içinde bırakıyorlar, korku içinde yaşatıyorlar.. Evet, hiç bir șeyden haberimiz yok, ve her şeyden korkarız! Bizim yaşamımız bir geceden ibaret, zifir karanlık bir gece!"
(...)
"Oğlumun sözü, işçi sınıfının bir evladının, namuslu bir insanın tertemiz sözüdür! Dürüst insanlar cesaretlerinden tanınırlar!..."
Sanki benden birkaç parça varmış gibi,
kuyruğunu kovalayan köpekler gibi parçalarımın peşinde koşuyorum.
Her kaçışlarında bir parçamı sende buluyorum.
Her kaçışlarında bir tanesi kucağına düşüveriyor,
o kucağına düşüyor, bense gözlerine.
İnsanlar niçin birbirlerini öpüyor?
Dudaklarımız derimizin bir parçası değildir. Sindirim ve solunum
sistemlerimizin bir parçası olan ağzımızın içini kaplayan mukoza adı
verilen bir tabakanın dışa dönük uzamışıdırlar. Bu nedenle de renkleri
tenimizin renginden farklı, biraz daha kırmızımsıdır.
Öyleyse dudakları bir başka tene dokundurmak