Ermiş
Halil Cibran’dan okuduğum ilk kitap oldu. Neredeyse bir asır önce yazılmış, manevi mesajları olan bu küçük kitap, ister ateist ister inançlı olun, çok sayıda insan için hala referans olabilecek bir eser niteliğindedir.
1895'te, 12 yaşındayken Halil Cibran, babasının iflasından kaçmak için memleketi Lübnan'ı terk etmiş.
Onu kendi tenimin sıcaklığıyla ısıtmak istedim, ona kendi sıcaklığıını verip ölümün soğukluğunu ondan almak istedim. Ola ki ona kendi ruhumu üflerim diye soyundum, yanına uzandım. Adamotu kökleri gibi, dişi erkek, bitişikhk birbirimize.
İlk karşılaşmamız böyle olacak diye tasarlamıştım hep. Sanki çok derin bir uykuya gömülmüştüm ve böyle bir rüya görebilmek için de gerçekten derin bir uykuya dalmış olmak gerekirdi ve o uykunun o sessizliği, benim için ebedî bir hayatın işareti gibiydi, çünkü ezelde ve ebediyette konuşma yoktur.
"Onu kendi tenimin sıcaklığıyla ısıtmak istedim, ona kendi sıcaklığımı verip ölümün soğukluğunu ondan almak istedim. Ola ki ona kendi ruhumu üflerim diye soyundum, yanına uzandım."