“Ferhat Hoca uzun, üç şeref eli minareye çıkmış ezan okur gibi bütün dünyaya vaaz ediyordu. Yeni, güzel, görkemli, kanatlı düşüncelerini söylüyordu, insanlar her şeye, her şeye başkaldırmalı, diyordu. İnsanlar böyle uyudukça, insanlar böyle zulüm altında inlemeyi kabul ettikçe insanlığın bir sinekten ne farkı olur, insanlar, eğer en küçük bir
III. Dünya Savaşı'nın, tüm insanlık ile benim aramda geçeceği kimin aklına gelirdi?
Reklam
Ya bağımsızlık ya ölüm
"Bu kararın dayandığı en güçlü düşünce ve mantık şuydu: Temel ilke, Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ilke ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık dün­yası karşısında uşak olmak konumundan daha yüksek bir muameleye layık olamaz. Yabancı bir devletin koruma ve kollayıcılığını kabul etmek, insanlıktan yok­sunluğu, güçsüzlük ve uyuşukluğu kabul etmekten başka bir şey değildir. Ger­çekten bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, başlarına isteyerek bir yabancı efen­di getirmelerine asla ihtimal verilemez. Oysa, Türk'ün onuru, gururu ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!.. O halde, ya bağımsızlık ya ölüm! İşte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktır. Bir an için, bu kararın uygulanmasında başarısızlığa uğranılacağını kabul edelim! Ne olacaktı? Tutsaklık! Peki efendim, diğer kararlara boyun eğildiğinde sonuç bunun aynısı olmaya­cak mıydı? Şu farkla ki, bağımsızlığı için ölümü göze alan ulus, insanlık onur ve yüceliği­nin gereği olan bütün özveriyi yapmakla teselli bulur ve hiç kuşkusuz tutsaklık zincirini kendi eliyle boynuna geçiren miskin, onursuz bir ulusa göre dost ve düş­man gözündeki yeri bambaşka olur."
"Şehidin mezarı, anasının yüreğidir çocuk."
Hani böyle bakmayacaktın artık? Ne yapayım... Sensiz günler için hayal biriktiriyorum.
Sonunda başarıya ulaşacak olan yalnızca kendini koruma güdüsüdür. Aptallık, korkaklık ve hayali bir akli üstünlüğün ifadesinden başka bir anlama gelme­yen İnsanlık’ denilen şey. Mart güneşi altında eriyen karlar gibi yok olup gidecektir.
Reklam
1.000 öğeden 891 ile 900 arasındakiler gösteriliyor.