Ad Koymak - Lakap - Soyadı Hepimiz Dede Korkut'un "Boğaç Han" hikâyesinden, Eski Türklerde çocuklara adlarının bir beceri gösterdikten sonra konulduğunu biliriz. Ad koymanın tarihi bize inanç yüklü bir dünyadan seküler bir dünyaya geçiş sürecini göstermektedir. Bir insanın veya eşyanın adı onun özüne ilişkin bir nitelik olarak
‘’ Öyle mi Şeref Bey? Demek ki Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı imparatorluğu ile hiç bir bağlantısı yok? Peki, öyleyse siz nereden çıktınız? Yaşınıza bakılırsa Sultan Reşat’a da, Abdülhamit’e de hizmet ettiğiniz pek açık olarak meydana çıkıyor. Doğru söyleyin Şeref Bey. Abdülhamit devrinde, velev ki korku saikasıyla olsun, hiç "padişahım çok yaşa!" diye bağırmadınız mı?’’
Reklam
Geçen yıl Japonlar kuruluşlarının 2600 üncü, bu yıl da Portekizliler 800 üncü yıl dönümünü kutluladılar. On dokuzuncu asra kadar kendi adalarında, kendi kendilerine, belirsiz ve silik bir hayat yaşayan Japonların 2600 yılında epeyce masal olsa bile tarihin gözü önünde kurulan, bütün hayatı tarihçe bilinen Portekiz'in 800 yılı büyük bir
Zindaşti'nin tahliyesi hiç şüphesiz yargı sistemindeki çürümüşlüğü ortaya koyan çok çarpıcı bir skandal. Yakın geçmişten başlayarak yargının düşürüldüğü hali ve yeni iddiaları ortaya koymakta fayda var. AKP'nin yargıyı tamamıyla Fethullahçılara teslim etmesinden sonra adalet sisteminde çok büyük bir çöküş yaşanmıştı. AKP-Fethullahçılar iktidar ortaklığı, uzun yıllar yargıyı muhalifleri ezmek ve 'Yeni Türkiye'yi inşa etmek için sopa olarak kullandı. Mürit polis, savcı ve hakimler, kumpas davalarla korku imparatorluğu oluşturmuştu. Ancak suç ortakları iktidarı paylaşamadı ve şiddetli bir kavgaya giriştiler. 15 Temmuz Darbe Girişimi'ne kadar uzanan bu iktidar kavgasının sonunda kaybeden Fethullahçılar olsa da geriye bir devlet enkazı kaldı. 'Kandırıldık' diyerek büyük suçtan sıyrılan AKP iktidarı hiç ders almamıştı. Fethullahçılardan boşalan devlet kadrolarına başka tarikatların müritleri, farklı örgütlenmeler dolduruldu. Tayyip Erdoğan'ın tek adam olma hülyasıyla yaratılan Başkanlık Sistemi de devletin yüzlerce yıllık ayarlarını bozdu. Geriye kalan derin boşlukta hiyerarşi, makamlar kapanın elinde kalıyordu. Saraya yakın olanlar güçlerini büyütmek için devletten en büyük parçaları kopartma telaşındaydı. Bu süreçte yargıda Fethullahçıların yöntemleriyle yeni tarikat ve çeteler yuvalandı.
Dalmaçya kıyılarına Osmanlı akınları yoğunlaştıkça karşıdaki İtalya karasına korku ve bezginlik egemen oluyordu. Osmanlılar karşıda yangınlar çıkardıkça, Venedik’te San Marko Kilisesi’nin çan kulesinde alarm çanları çalınıyordu.
Fatih'in İşkodra kuşatması
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Reklam
673 öğeden 641 ile 650 arasındakiler gösteriliyor.