Zülfü Livaneli çok sevdiğim, okumaktan zevk aldığım bir yazar. Fakat bu durum onu eleştirmeyeceğim anlamına gelmiyor.
Güzel düşünülmüş bir kurgunun, iyi bir fikrin nasıl rezil edildiğini kendi adıma gördüm bu kitapta. Silah zoruyla mı yazdırdılar acaba diye de düşünmedim değil. Belki de öyledir. Ve bu fiyat politikası da bu şekilde ortaya çıkmıştır.
Adı geçen yazarların, ustaların her biri için ayrı bir kitap yazılabilir, onları bir kitap ile anlatmak hem de bu kadar az cümleyle okuyucuya sunmak elbette zor iş. Zoru başarmış diyemeyeceğim, dahası zoru başarmak istediğine de inanmıyorum. Sadece ticari kaygılarla yazılmış, hiçbir derinliği olmayan bir kitap çünkü.
Anlatma kaygısı yok, yaşatma kaygısı yok, öğretme kaygısı yok, atmosfer yok.
Yazarın ''Saygı Duruşu'' diye adlandırdığı şey de ben hiçbir derinlik göremiyorum. Hani bazı insanlar vardır, 10 Kasım günü 09:05 de sirenler çalar da içinden gelmese de diğerleri duruyor diye duranlar. Belki tepki çekmemek için, belki topluma ayak uydurmak için bilemiyorum. O saygı duruşundan farksız hatta daha da kötü bir saygı duruşu bu. En azından orada insani bir duygu var korku diyebiliriz ya da ayak uydurma. Ya burada? Sadece Para.
Tam bir hayal kırıklığı oldu bu kitap benim için, bende ki Livaneli'nin zarar görmesini hiç istemezdim. Sanırım ciddi anlam da ilk kez bir kitap için söylüyorum bunu;
''Keşke okumasaydım.''