Bu aralar okuyasım yok. Bu aralar dediğim, çarşambadan beri. Aslında yeni öykücülerdi gözüme kestirdiklerim, yerlilerden, okur, anasını ağlatır, en az 10 öykü kitabı bitiririm niyetindeydim. Olmadı.
Bodrum'daydık. Senesini unuttum. Keçiboynuzu alırım niyetine köylülerin kurduğu pazara gitmiştim. Zelo, kızım, daha 5 yaşında bile yoktu. Terlemiş
128 milyar dolar, bu ülkenin Merkez Bankası’ndaki döviz rezerviydi. Artık yok.
83 milyon 614 bin kişi bu ülkenin nüfusu. O da yok olmak üzere.
Kimi ölerek kimi delirerek; hepsi hiçe sayılarak...
Hızlı bir girdabın içinde kaderine terk edilmiş bir ülkede, sadece küçük bir azınlığın canını kurtaracağı ve geri kalan, yandaş ya da muhalif, tüm
İlk öykü denemem :) Yorumlarınız değerlidir benim için
TURUNCU
Soğuk bir kış gecesiydi. Doğa; yeni yılı beklemiş gibi biriktirdiği en sert ve soğuk rüzgarını üzerimize fırlatıyor, dişlerimizin gıcırdamasına yetecek kadar donuk bir hava dağıtıyordu. Rüzgarın uğuldayışı boşlukta süzülüp aceleyle yüzümü yalayarak geçiyor ve sırasını sonraki hava akımına bırakıyordu. Oldum olası bu sert ve kuru havadan
"Yoksulluk utanç getirir. Hele bizim buralarda, sosyal yarışı kaybettiğin an, dışlanırsın. İnsanlar ahlaksızlığı bağışlayabiliyor ama acizliği asla. Çal, soy, yeter ki yoksul kalma.” diyor Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak’ın yönetmeni Ahmet Uluçay. Yönetmenin muhteşem tespitine hepimiz şahitlik ederiz zannediyorum. Paraya dönüştürülemediği
(Bu kitabı burda bir arkadaşımla birlikte okudum ona ithafen olsun :) Daha çok bilgilendirme amaçlı bir inceleme oldu.)
Hangi tarafın galip gelecek iyi tarafın mı
ÖTEKİ tarafın mı?
Kitabın adı bilinç çatışmasının girdabı da olabilirmiş.Çoğumuzun bir kimlik arayışı yani öteki tarafı vardır.Bay Golyandkin de öyle içindeki benle
Bu duvar taştan bir hapishane, bu kapı tahtadan bir hapishane, bu zindancılar insan kılığına girmiş bir hapishane. Hapishane yarısı eve, yarısı insana benzeyen korkunç, kusursuz ve yekpare bir varlık.