En çok da şu karlı tepeden ayrılacağım diye üzülüyorum. O tepe, ardındaki bilinmezliklerle insanoğlunun beklentilerinin bir sembolü gibi geliyordu bana... Herkesin uzakta eteklerine koşmak, tırmanmak istediği böyle yeşil, mor, nefti dağları vardı. Ve olmalıydı da...
Uzun, ıssız yollarda kenara çekmiş lastik değiştiren bir sürücü gibi,
durup bir kenarda kalbimi değiştireceğim ben de
eğilip ayakkabımın çözülen bağlarını bile bağlayacağım
daha hızlı gitmek, daha hızlı koşmak için bu hayattan ileri
"Tepeye tırmandığımı zannederken aslında bayır aşağı koşmak. Tam böyleydi durum. İnsanların gözünde giderek yükselirken, aynı anda hayat da benden o kadar eksiliyor, ayaklarımın altından çekilip gidiyordu."
+ "Her şey seninle güzel, yolda yürümek bile. Olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile."
- "Her şey seninle güzel, bu toprak, bu taş bile. İçimdeki bu korku, gözümdeki yaş bile."
Makam ve şöhret peşinde koşmak, yarını düşünürken bugünü kaybetmek, başka deyişle anı yaşayamamak yaşamı kısaltır. Buna karşılık kusurlarımızla yüzleşmeli, erdemli bir yaşam için kendimize dönmeliyiz.
Rüzgâra... Rüzgâra kapılmış gibi hissediyorum kendimi, bu bir hal ya da cevap ise eğer, öyleyim; koşmak istiyorum bir de sonra, uzaklara hep uzaklara -kaçmak değil ama.... Koşmak istiyorum.
Cem, gün gelecek sen de benim hissettiklerimi hissedeceksin. Kaybetmeyi göze alacaksın. Kazanmak uğruna can alacaksın. Unutma Cem, yokuş aşağı koşmak her zaman daha kolaydır. Ama manzara daima yukarıdan izlenir. Gerektiğinde üstünde durduğun tepenin bir ceset yığını olduğunu kabullenmeyi bileceksin.