“— İnsanlar genellikle en yakınlarına öfke duyarlar.”“
- Neden?
— Çünkü duygusal alışverişler en çok, en yakınımızdaki kişilerle kurulur. Bunlar kimlerdir? Annemiz-babamız-kocamız-kardeşlerimiz ya da çocuklarımız. Sen de seni sürekli döven babana ve kocalarına duymuşsun bu öfkeyi.”
Bütün geçmişim geçiyordu gözümün önünden; bir ruh perişanlığı görünümü, vahasız bir çöl. Ürpertici bir çöl demek daha doğru olur. Ufkun bir yanından öbürüne, tencere kapağının bir ucundan öbürüne dek hiçbir şey yok, bir çiçek bile; kimi yerde kupkuru toprak, kimi yerde toz, kimi yerde çamur. Benim suçum mu bu? Yalnız benim suçum mu? O ne acı, ne ıstırap, ne üzüntü, ne boşa gidiş
öyle! Pekâlâ neşe de olabilirdi içinde; neşe olabilirmiydi acaba? Şu kirli kurşun rengi, şu donuk aydınlık yerine göz kamaştıran bir ışık da olabilirdi. Sevgi de olabilir miydi? Olabilirdi. Ne çok kaçırılmış fırsat! Ama içimde sevgi vardı. Ruhumun mağaralarında, kodeslerinde, kuyulu zindanlarında... Kilitli... Kapılar kapalıydı ve anahtar bende değildi.
George Orwell : insan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de
Sebahattin Ali : Dünyada bana neyi istiyorsun diye sorsalar hiç düşünmeden vereceğim cevap şudur :anlaşılmak istiyorum
Anlaşılmaya ihtiyacımız var belki de ...