Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yalnız geçen ömrün bir uykusuzluk gecesi, Çekmişken aynalar beni müthiş bir sorguya, Birdenbire kalbi titreten bir bülbül sesi, Dağ ardından doğan mehtap gibi vurdu suya. Mehtabın izinde gemiler geldi açıktan, Aşina sallanan mendillere koştum; yer yer, Gür çimenler gibi fışkırıyor karanlıktan, Kökleri kurumuş sandığım o güzel günler.
Sayfa 166Kitabı okudu
Kimsenin kendi hayatını doğru dürüst yaşamadığı,, herkesin başkalarına görünmek için çabaladığı; herkesin ama herkesin bir sözünün olduğu,, kimsenin “bilmiyorum” sözcüğünü kullanmadığı,, kimsenin bir başkasına “hayır” diyemediği,, kimsenin hafızasında anı diye bir parçanın olmadığı; kimsemin bir an bile olsun kendisiyle baş başa kalmadığı,, herkesin yalnızlıktan ölesiye korktuğu,, herkesin iyi,, herkesin kalabalık,, herkesin tok,, herkesin komik,, herkesin güzel,, herkesin yakışıklı,, herkesin düz karınlı,, herkesin gezgin,, herkesin okuryazar,, herkesin dövmeli,, herkesin filtreli,, herkesin vefalı olduğu; adına dünya denen,, aslında koca bir sirki andıran bu sahnede herkes bu kadar mı yalnız ve çaresiz diye lavaboya koştum yine kusmak için..
Sayfa 125 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Yıllar Yılı Sordum Neye Vardım,Niye Vardım
Yıllar yılı sordum neye vardım, neye vardım Koştum,yorulup en yüce bir sevgiye vardım Gün geldi,yalan bitti,düşündüm,o zaman ben Hayret! Beni benden ayıran çizgiye vardım
Sayfa 274
Dışardan hiç yol gitmemişim gibi duruyor ama içimden üç yüz elli kilometre koştum.
Araba yolundan bir dilenci kadınla küçük oğlu yaklaşmaktaydılar, ikisi de soluk benizli, pırtık şeylerdi. Hemen koştum, kesemde kaç para varsa hepsini onlara verdim; üç dört şilin bir şeydi, ama karınca kararınca benim bayramımdan onlar da nasiplenmeliydiler.
Yaşadım da yoruldum, bir ağır-işçi gibi, Uyudum da uyandım, binlerce kişi gibi Bana düşünmek vardı, payıma onu aldım, İşledim de işledim bir hüner-işi gibi. Horlandı, beğenildi; inandım, alınmadım, Yolun geleceğini çizdim, geçmişi gibi. Zor dönemler olmadı-değil, olsundu, oldu, Ne koştum ne de durdum kaçak gidişi gibi. Bu konuyu burada bırakıyorsam birden, Olmasın diyedir bir şeyin bitişi gibi.
Sayfa 228Kitabı okudu
Reklam
Oynadığı her filmin kostümüyle dolaşıyordu. Bekçi, Postacı, Mübaşir… Setten çıktığı kostümü asla çıkarmıyor, her yere öyle gidiyordu… Çalışmadığı günlerde kostümler temizleniyor, yine çıkarmamacasına giyiliyordu… Eve gelince varsa ceket, kravat çıkıyor, pantolon gömlek üstünde kalıyordu… Halbuki film çekimi olmadığı zaman eve girer girmez üstünü değiştirirdi. Bu kıyafet işi hep böyle devam etti. Biz de alışmıştık. Anormal bir durum olduğunun o da farkındaydı. Eve gelince oynar, dans eder, şirinlikler yapardı… Belki de kostüm meselesini örtbas etmek istiyordu. Hani çocuklar yaramazlık yaptığında, kızmamamız için dikkatimizi başka yöne çevirmek isterler ya… İşte öyle…
Sayfa 116 - Doğan KitapKitabı okudu
"Hırsıma ne şöhret yetti, ne de şan; Döndüğüm her nokta dünyadan nişan. Nefsimin ardından koştum perişan, Ondan bir kıl bile avlayamadım."
Yaşadım da yoruldum, bir ağır-işçi gibi, Uyudum da uyandım, binlerce kişi gibi. Bana düşünmek vardı, payıma onu aldım, İşledim de işledim bir hüner-işi gibi. Horlandı, beğenildi; inandım, alınmadım, Yolun geleceğini çizdim, geçmişi gibi. Zor dönemler olmadı-değil, olsundu, oldu, Ne koştum ne de durdum, kaçak gidişi gibi. Bu konuyu burada bırakıyorsam birden, Olmasın diyedir bir şeyin bitişi gibi.
Sayfa 14 - PoetikaKitabı okudu
Mutluluk ve Aile...
Mutlu ve huzurlu ailesi olan çocuklara imrenip, kendimi onların yerine koydum ve milyonlarca hayaller peşinde, tek başıma koştum durdum yoruluncaya kadar.
Reklam
İnsanlar delilikleri nedeniyle acı çekiyorlar çünkü onunla ne yapacaklarını bilemiyorlar. Sanatçılar ise deliliğin içine dalıp, onu bir kostüm gibi kuşanıp, onda başka yaşamlar keşfediyorlar.
Sayfa 163Kitabı okudu
“Dışarıdan hiç yol yürümemişim gibi görünüyor ama içimde üç yüz elli kilometre koştum.”
Afrodizyak etkili parfüm sıkmış olabilirler :)
" Ben avlu kapısında nöbet bekliyordum . Ortalıkta çıt bile yoktu Bir ara dalmışım, bir kadının sesiyle ayıktım.Sana yemek getirdim , dedi kadın. Tepeden tırnağa ak libaslar içindeydi.Şu yukarı kayalıklardan ,şu aşağıdaki alandan yandan yönden hiç ses çıkarmadan ak libaslar giyinmiş kadınlar geliyorlardı.Sonra ne olduğunu anlayamadım.Gözümü açtığımda kollarımın , ağzımın bağlı olduğunu anladım. Öteki nöbetçiler de yanımda yatıyorlardı, avlunun ortasında, taşların üstünde. Ayağa kalktım , odaya koştum , İnce Memed yoktu .Dağa yukarı baktım, binlerce ak libaslı kadın doruğa yukarı ağır ağır çekilip gidiyorlardı . Arkalarından koştum , bir kaç el de ateş ettim , bir baktım ortada kimsecikler yok .Cin miydi, peri miydi, insan mıydı bu kadınlar,artık onun orasını ben bilemem , Allah bilir . " " Çiçeklideresinin canavar kadınlarıydı .Hani o İnce Memede ağıt yakan kadınlar.Onlar ne cin, ne peri , ne feriştahtı , düpedüz insandı. " Öteki nöbetçiler de aşağı yukarı buna benzer şeyler söylediler.Yalnız , onlara göre kadınlar çırılçıplaktılar, hepsinin de memeleri dimdik, sert ve sivriydi.Bunlar da onları yakalamak için arkalarından koşmuşlar, yetişmişler , kadınlardan tuhaf , bayıltıcı bir koku esince kendilerinden geçmişlerdi .
Sayfa 597 - YKYKitabı okudu
Oysa huzur; yalansız dolansız olmaktır. Rahat olursun, kendin olursun, her farklı ortamda yüzüne takman gereken farklı bir masken yoktur; apaçık, sade, tertemiz kendi yüzünle çıkarsın herkesin karşısına. Kostüm değiştirip durmazsın sürekli. Ruhun huzuru samimiyettedir bayım.
'Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. Oturdum. Arda'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.'
Sayfa 73 - Türkiye iş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.