33. İnsanları Allah’a kul olmaya çağıran, güzel ve yararlı işler yapan ve “Ben, tam bir teslimiyetle Allah’ın hükümlerine boyun eğen bir Müslümanım!” diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?
Ama yine de, sizi önyargılarla değerlendiren bazı insanlar, dâvetinize karşı hiç de hak etmediğiniz çirkin bir tarzda cevap verebilir, en ağır sözlerle sizi incitebilirler. Bu durumda onlara kızıp küsmeyin, kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin. Unutmayın ki:
34. Her insan yaratılıştan bilmeli ki, iyilik ile kötülük asla bir olmaz. O hâlde, ey Müslüman! Sana kin besleyen insanlara sen kin duyma; aksine, onlara şefkat ve merhametle yaklaş; sana kötülük yapana iyilikle karşılık ver; gönül incitmeden, rencide etmeden, tatlı dille ve yapıcı bir üslupla, yani en güzel şekilde kötülükleri bertaraf et; işte o zaman, aranızda kin ve düşmanlık bulunan kişinin sanki birdenbire sımsıcak bir dosta dönüştüğünü göreceksin.
35. Fakat bu üstün meziyet, sadece zorluk ve sıkıntılar karşısında sabredenlere verilmiştir. Diğer bir deyişle bu, ancak ilim, hikmet, şefkat, merhamet gibi güzelliklerden büyük bir pay almış olanlara verilmiştir.
Bununla birlikte, nihâyet İslâm dâvetçisi de bir insandır; inatçı câhiller karşısında öfkesine hâkim olması her zaman kolay olmayabilir. Bunun içindir ki:
36. Ey Müslüman! Eğer şeytânî bir dürtü seni kışkırtıp anlamsız bir öfke ve heyecana sürükleyecek olursa, hemen Allah’a sığın! Unutma ki O, her şeyi işitendir, her şeyi bilendir. O hâlde, Rabb’ine güven ve insanları güzel öğütlerle O’nun yoluna çağırmaya devam et.