İŞİN BAŞI Başbakan Nihat Erim, yurttaki anarşinin gövdesinin ezildiğini fakat başının belli olmadığını birkaç kere söyledi. Bu diplomatça sözlerle neyi kastettiği, tabiî, kesinlikle belli olmadı. Yani “başı” diyerek bir iç kuvveti mi, yoksa yabancı bir devleti mi anlatmak istiyordu, anlaşılmadı. Türkiye’de komünist ihtilâlı yapmak isteyen kuvvet
İLK KÖY ENSTİTÜLERİ. Sene 1946.. Artvin'in Yusufeli ilçesine bağlı, Demirmentaşı köyünde yaşayan, yoksul çifçi bir ailenin küçük oğlu, tek başına yola yola çıkar. Uzunca bir süre yürüdükten sonra ana yola gelir. Kars'a gitmek istiyor. Ömründe ilk kez motorlu bir araçla binecek. Bunun verdiği heyecan, yol yorgunluğu, kalbinin deli gibi hızlı
Reklam
Diğer sayfalarda "Ucuz Hayat", "Otomobil Acentalığı", "Parlamento' da Yeni Bir Keşif", "Bizim Sokaktaki Fener" başlıklı mizah yazılarıyla aynı türden duyurulara yer verildi. Ayrıca Mim Uykusuz'un yazılarla ilgili karikatürleri uygun aralara yerleştirildi. Bu sayıya bir dava daha açıldı. Markopaşa'nın
İsmet İnönü 1925 muallimlere seslenişi;
'' Tevhid-i Tedrisat'ın bazılarınca kötü yorumlanacağını ve öncülük edenin dinsizlikle suçlanacaklarını, doğurabileceği sonuçları biliyorduk. Birtakım ıslah önerileri ile eski kurumların yaşatılmasını isteyenler de mutlaka çıkacaktır. Fakat meclis, kararını verdi. Yavaş yavaş varılacak bir sonuca ivedilikle ulaşmak, devrim yapmaktır. Ve gördük ki bütün ileri dünyanın yolu aynıdır. Uygarlığı yakalayanlar hep bu yoldan yürümüşlerdir. Tevhid-i Tedrisat , ülkenin bütün hayatında fikri, fenni , ekonomik ve sosyal alanlarda başlıca temeldir. Yaptığımız işi, dine aykırı görmek, yapılan işi görmemektir. Bunun dinsizlikle hiçbir ilgisi yoktur. Bu sistemde başarılı olalım, on yıl azimle yürüyelim, şimdi bize karşı olanlar, din adına endişe duyanlar göreceklerdir ki Müslümanlığın asıl en temiz, en saf, en hakiki şekli bizde yaşayacaktır... O noktaya varıncaya kadar, biz bu gerçeği kanunla ve cebren telkine ve uygulamaya devam edeceğiz... Hedefe varmak için her cahilane itiraz ve girişim önlenecektir. ''
211 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Mehmet Başaran, Hasan Âli Yücel ve onun nezdinde ilerleyen diğer olayları anlattığı bu kitabı eğitim tarihimize ışık tutuyor. İsmail Hakkı Tonguç ve Hasan Âli Yücel ile başlayan eğitimde çağdaşlaşma hareketi kimi kesimlerce -özellikle toprak ağaları- yok edilmeye çalışılmıştır. Tüm bu çalışmaları karşı devrimlerle silmeye çalışmışlardır. Tonguç ve Yücel ise bu yolun kurbanlarıdır. Şimdi dönüp baktığımızda köy enstitülerinin çağının ne kadar ilerisinde bir atılım olduğunu görebiliyoruz. Fakat malum kesimler bu atılımlardan hoşlanmadı, hoşlanmayacak da... Çünkü bu halka bunları reva görmezler, ancak Atatürk, Yücel ve Tonguç gibi vatanseverler bunları gerçekleştirebilir. Bu kitabı okumakla sadece köy enstitüleri ile ilgili fikirler edinmeyeceksiniz, aynı zamanda dönemin siyasi ve sosyal yapıları ile ilgili de bilgiler edineceksiniz. Çok değerli anılar içerdiğinden sıklıkla faydalanabilecek bir eser olabileceğini düşünüyorum.
Öğretmenim Hasan Ali Yücel
Öğretmenim Hasan Ali YücelMehmet Başaran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2010126 okunma
D. MEHMET DOĞAN: BİR SÖMÜRGE MÜFETTİŞİNİN MAARİF VEKİLİ’Nİ TÜRKİYE’DE MUHTEMEL DİNÎ GELİŞMELER HUSUSUNDA SORGUYA ÇEKMESİ! Yahut 1940’larda Türkiye’nin tam bağımsızlığını sorgulamak. 1933’te Kapatılan Darülfünun İlahiyat Fakültesi hocalarından M. Şerefeddin Yaltkaya, ilk Diyanet Reisi Rifat Börekçi’nin vefatından neredeyse bir yıl sonra Diyanet
Reklam
228 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.