“Bütün boyutlar birer tane artırılırsa, bizlere uygulanabilen durum ortaya çıkar: Merkezi ve ucu olmayan, ötede bir şey bulunmayan dört boyutlu bir süper küre biçimindeki evren.”
Korkunç!
İkinci Dünya Savaşında kullanılan bombalarda yirmi ton TNT vardı ve bir kentin bir semtini yakıp yıkabiliyordu. İkinci Dünya Savaşında tüm kentlere atılan bombaların tutarı iki mil­yon tondu. Başka bir deyişle, iki megaton. XX yüzyılın sonları­ na doğruysa bir tek termonükleer bombanın salıverdiği enerji tutarı iki milyon ton bombanınkine eşit, yani tüm İkinci Dünya Savaşı bombalarının tahrip edici gücü bir tek bombanın içinde!
Sayfa 347 - Altın KitaplarKitabı okudu
Reklam
Okumak, yazmak, ko­nuşmak gibi beynin yüksek düzeydeki işlev yerinin beyin ka­buğu bölümünde bulunduğu sanılıyor. Anılarsa beynin birçok bölgesinde çokça istiflenmiştir. Eğer telepati diye bir şey ger­çekten olsaydı, her birimiz için sevdiklerimizin beyin kabuklarındaki kitapları okuma olanağı açılırdı. Fakat telepatinin var­lığını gösteren bir kanıt yok elimizde; bu tür bilgi iletişimi sa­natçılarla yazarların görevleri arasına giriyor.
Sayfa 300 - Altın KitaplarKitabı okudu
Beni ve bizi en çok bilimde ararım,
Kozmos henüz dün keşfedildi. Bir milyon yıl boyunca herkes Dünya'dan başka bir yer olmadığını düşünüyordu. Derken, türümüzün yeryüzündeki ömrünün yüzde birinin onda birine eş süresinde, Aristarkhos'tan günümüze dek uzanan kısa bir zaman diliminde evrenin merkezi olmadığımızı ve evrenin varoluş amacının üzerimizde toplanmadığını üzülerek öğrendik. Evrenin merkezi ve kuruluş amacı olmadığımızı ve sonsuzlukta kaybolmuş küçük ve kırılgan bir dünyada yaşadığımızı fark ettik. Ve sonsuzluk, yüz milyar galaksi ve milyar trilyon yıldızla bezenmiş bir kozmik okyanusta sürükleniyor. Cesaretimizi toparladık ve yavaşça kozmik okyanusun sularına ayaklarımızı daldırdık ve okyanusun bizi çektiğini gördük. İçimizden bir ses Kozmos'un yuvamız olduğunu söylüyor. Yıldız külünden yapıldık. Kökenimiz ve evrimimiz uzak kozmik olgulara bağlı. Kozmos'un keşfi bir kendini keşfetme yolculuğudur.
Sayfa 336 - On Üçüncü Bölüm - Dünya’yı Kim Temsil Ediyor?Kitabı okudu
Radyo astronomi doğal bir teknolojik yoldur. Hemen her gezegenin atmosferi, bu atmosferin yapısı ne olursa olsun, radyo dalgalarına karşı saydam bir ortamdır. Radyo mesajları yıldızlar arası gaz tarafından fazla emilmez ya da itilmez. Örneğin, San Fransisco ile Los Angeles arasında sis, görüş olanaklarını, optik dalga uzunluklarının birkaç kilometre mesafeye inmesi nedeniyle azaltırken, radyo istasyonu yayınının güzelce dinlenebilmesi gibi, yıldızlar arası radyo mesajları da atmosferden etkilenmez. Akıllı varlıkların eseri olmayan birçok doğal kozmik radyo kaynağı da söz konusudur; pulsarlar, kuasarlar, gezegenlerin radyasyon kuşakları ve yıldızların dış atmosferleri bunlar arasındadır. Öte yandan, radyo, elektromanyetik tayfın da geniş bir bölümünü oluşturur. Herhangi bir dalga uzunluğundaki radyasyonu saptayabilen bir teknoloji, kısa bir süre sonra tayfın radyo bölümüyle karşılaşır.
Sayfa 316 - On İkinci Bölüm - Gök Kıtası AnsiklopedisiKitabı okudu
Acaba gezegenimizde altın ve uranyum, praseodmiyum kadar bilinmez ve değer verilmez şeyler olsalar, yeryüzünde hayat daha mı gelişmiş olurdu?
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.