Ferhat İle Şirin
Heykeltıraş Ferhat ik Prenses Şirin'in hikayesi. Bu hikayeyi dinledikleri zaman, akıllarına Meryem'i getirmekten kendilerini alıkoyamıyorlar ve kendilerini .bu denli duygulandıran hikayeyi yeni baştan anlatması için Fatma'ya uzun uzun yalvarıyorlardı. Halime hikâyeyi her dinleyişinde gözyaşlarına boğuluyordu. Şirin de Meryem gibi
Sayfa 87 - FatmaKitabı okudu
Nikola, ağabeyi Konstantin'in tahttan feragat etmesi üzerine işte bu kasvetli ve şaibeli ortamda başa geçti. Belki de baskı, acımasızlık ve irticayla dolu uzun saltanatı boyunca uyguladığı zulmün nedeni buydu. Tabii ki yaptıklarını mazur göstermek mümkün değildi. 1840 yılında Avusturyalı bir diplomat, "Rus idare sanatı, şiddet kullanma
Reklam
Müridizme karşı çıkan Avar Ecesi: Bahu Bike.
Avar hükümdarı Bahu Bike Hanım'a haber gönderen Gazi Mol­la, ondan kafir işgalcilere karşı destek talep etti ancak Bahu Bike bu talebi reddetti. Han'ın ölümünden sonra idareyi ele alan bu dirayetli kadın, üç oğlunun naibi olarak görev yapıyordu. Kocası, yıllar önce topraklarını Ruslara vermişti. Bahu Bike, bu toprak­ları Rusların adına
Dağlı Gürcülerin dağlarında yaşayan Vaynahlarla (Çeçen -İnguş­ - Tuş) diğer dağlılar, Kafkas ötesinin sakinlerini hem İran'dan gelecek baskılara karşı koruyor, hem de yer yurt veriyordu. Bu şekilde, Gürcü "Xranogrofo"sunun verdiği bilgilere göre, Çormog'un askerleri üzerine geldiği zaman (Batu'nun Kuzey Kafkasya seferine rastlıyor) bu Vaynahlar tamamiyle kalelere, dağ içlerine Kafkas ve Mtiületi ormanlanna ve korugalarına çekildi. Giezoloların (Tatar, Moğol) verdiği dehşetten dolayı, pek çok Gürcü köy ve kasabalannı terk edip Kafkaslara kaçtılar. Ama diğer yandan, Kuzey Kafkasyalılara liderlik yapanların temsilcileri de (mesela Alanlar), Altınordu hanları tarafından kovalandıklarında Gürcistan'da korunuyorlardı. "Kartlo -Tsxovreba" kroniğinde kayıtlı olduğu üzere, David Ulus (1243 - 1269) Gürcü kralı iken, Xiriyler'i pusuya düşürmüş olan Moğol başbuğu Berke'den kurtulabilen görkemli Kraliçe Limaçav Gürcistan'a sığınır Lirnaçav'ın yanında Axasarpaki boyuna mensup Perecan ve Bekatar adlı iki oğlu da bulunuyordu. Bunlar Gürcistan'a geçerek, Laşa Georgi'nin oğlu Kral David'in huzuruna çıkarlar. Kral bunların bir kısmım Dmanis'e (Gori rayonu) bir kısmını Cinvana'ya (Aragvi nehrinin kaynağı), kalanlarını da Tiflis'e yerleştirdi. V.N. Gaınrikeli'nin tahminine göre , bu şekildeki savaşlar ve etnik boyların yer değiştirmesi sonucunda -mesela Vaynahlardan Dvallar-Nar derbetlerindeki ve Bolşaya Liaxvi vadilerindeki kavimle kaynaşmışlardır.
Taçtaki Mücevherin İadesi
Peki sömürgeciliği anlamanın dışında ne yapabiliriz? Ön sözde anlattığım gibi tazminat meselesi şişirilmiş bir meseledir. Doğru rakam ödenemez, ödenebilecek rakam ise doğru olmaz. Her sene bir sterlin ödenmesi şeklindeki teklifim belki ekonomi bakanlıklarınca uygulanabilir bulunmaz. Trudeau'nun Komagata Maru'da yaptığı gibi Jallianwala
Allah, kul olan insandan kulluk istemiştir. Bu emir işin aslında "yürü, yol al, ilerle” demektir. Ibadet tam da bu değil midir? Abd kökünden gelen kelime, Aramice, İbranice ve Süryanicede, "yapmak, meydana getirmek. ortaya çıkarmak" anlamlarına gelir. Aynı kökten türeyen bedi', "yapan, icad eden" anlamında Kur'an'da iki yerde Allah için zikredilir. Yapılan bir işin faili Yaratıcı olduğunda bu işe ibdå', insan olduğunda ise ibadet denir. O hâlde ibadet, "canlı olan insanın, Yaratıcı'sına kul olarak canına can katması, harekete geçmesi, yürümesi" demektir. Sadece canli olmak kâfi gelmemektedir. Yüce Allah, canlı varlık insandan canlı olduğuna dair emareler beklemektedir. Bu emareler ise kulluk derdiyle capcanlı bir abid olmak, ilahi buyrukların baş tacı edildiği ömür sürmektir. O hâlde, derdi olan her canlının bir tek asli talebi yani her deflediği menzili olmalıdır: "Yaratıcı'ya kulluk bilinci ile rızasına ulaşmak, insanların en hayırlısı olmak için faydalı olmak." Tüm bireysel ve sosyal hayat, bu temel ilke üzerine inşa edilmelidir. İnsanın tüm suni dertleri bu asli dertten üstün addedilmemelidir. Yolculuk sırasında maruz kalınacak türlü eza ve cefa, asli derdin zaviyesinden el sallanarak uğurlanmalı, gönderilmelidir. Başa gelenleri Allah'tan gayrısına şikâyet etmeden göğüslemeli, O'nun elinden gelmişse devadır deyip, yaraya merhem sürmeden yola devam etmelidir. Dertsizliğin dermanı olmayan en büyük dert olduğu unutulmadan ter dökmelidir"s.9
Sayfa 9
Reklam
136 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.