140 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
Kreutzer Sonat
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
Lev Nikolayeviç Tolstoy, 1828-1910 yılları arasında yaşamış, 82 yaşında vefat etmiştir. Ömrünün son yıllarını derbeder bir şekilde geçirmiş, evini bırakıp yollara düşmüştür. Astapovo'daki tren istasyonunda ölü olarak bulunmuş, ölümüne zatürrenin sebep olduğu anlaşılmıştır. Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışan ve bizlere muazzam eserler bırakan bir yazardır. En tartışmalı eseridir. Pozdnyshev bir tren yolculuğu sırasında evlilik, boşanma ve aşkla ilgili bir konuşmaya kulak misafiri olur. Bir kadın evliliğin görücü usulü değil, gerçek aşka dayalı olması gerektiğini savunduğunda "Aşk nedir?" diye sorar. Rusya'da yayımlanması yasaklanmıştı. Amerika'da dahil uzun bir süre yasaklandı, yasak ancak 1890 yılında kaldırıldı. Başkan Theodore Roosevelt, Tolstoy'u "cinsel ahlak sapığı" olarak nitelendirmiştir.
Kreutzer Sonat
Kreutzer Sonat
Kreutzer Sonat
Kreutzer SonatLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,6bin okunma
140 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Tolstoy'un bu kitabı yaşadığı dönemin ahlak anlayışını ve kadın erkek ilişkilerindeki değerleri sorguluyor. Yazıldığı zaman birçok ülkede yasaklanmış bir kitap. Adını Beethoven'ın eserinden almış. Kitabın konusu kısaca bir tren yolculuğunda ismini bilmediğimiz anlatıcımız ki bu anlatıcı karısını öldürmüş bir adam ile, "kadın", "evlilik", "aşk" vb. konularda tartışan bir grup insanın arasında tanışan ve bir yakınlık kuran Pozdnışev adlı karakterin kısa hayat öyküsü. Vagondaki en sessiz adam en yaralı adam çıkıyor. Karısının kendisini bir müzisyenle aldattığından kuşkulanan kıskanç bir adamın ruh halini anlatıyor. Kitapta birçok şey eleştirilşyor. Cinselliğe dayalı aşklar, maddiyat temalı evlilikler, mutsuz çocuklar.. Mesele iki cinsin aşk diye tanımladıkları durumun duygusal bir boyutu olmadığını tamamen şehvetle yoğurulmuş bir tutkudan ibaret olduğunu söylüyor. Birçok cümle alıntılanabilir ama beni okurken güldüren bir kesiti paylaşmak istedim. Adam eve gelince, karısını aşığı olduğunu düşündüğü kemancıyla buluyor. Adamı kovalamak istiyor. Ancak bunu yapmıyor. Yapmak istememe sebebi de şu: "Kemancının arkasından koşmak istedim. Fakat ayağımda çoraplarla karımın aşığının peşine düşmenin gülünç olacağını düşündüm; oysa ben korkunç olmak istiyordum." En korkunç anda bile gülünç endişeler peşinde olabilen karmaşık ve aciz ruhumuz bu derece iyi anlatılabirdi bence :)
Kreutzer Sonat
Kreutzer SonatLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,6bin okunma
Reklam
Bir insanın bir ömür boyu seveceğini söylemek bir mumun ömür boyu yanacağını iddia etmekle aynı şeydir.
İyi de sevgi olmadan insan nasıl yaşayabilir?
Çocuklar Tanrı'nın lutfudur, çocuklar neşe kaynağıdır.
"Güzelliğin iyi bir şey olduğu düşüncesi nasıl da büyük bir yanılgıdır..."
Sayfa 22 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Aslında herhangi bir bedensel ilişkide ahlaksızlık söz konusu değildir, hiçbir fiziksel çirkinlik de ahlaksızlık değildir; ahlaksızlık, yani gerçek ahlaksızlık, bedensel ilişkiye girdiğin kadına karşı ahlaki ilişkilerden kendini bağışık tutmaktır."
Sayfa 16 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"İnsanoğlu zayıftır, ona gücüne uygun ödevler vermek gerekir," der insanlar. Bu, "Benim ellerim zayıf, düz bir çizgi, yani iki nokta arasındaki en kısa çizgiyi çizemem, dolayısıyla kendimi rahatlatmak için düz çizgi çizmek isterken kendime eğri ve kırık çizgiyi örnek alırım," demekten farksızdır. Ellerim ne kadar zayıfsa o kadar mükemmel bir örnek gerekir bana."
Sayfa 124 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"...Sonsuz mükemmellik ideali yaşamda bir rehber olamadığı için, ideale bakıp hiçbir zaman erişemeyeceğime göre bana gerekli değil diyerek el sallamam, ya da ideali zayıflığımın durmak isteyeceği basamağa kadar indirmem gerektiği için yanlıştır. Bu şekilde düşünmek, bir denizcinin kendi kendine, pusulamın gösterdiği yönde gidemediğime göre pusulayı fırlatıp atarım, ya da pusulaya bakmaktan vazgeçerim demesinden, yani ideali bir kenara atarım ya da pusulanın ibresini şu anda gemimin gidişine uygun olan yöne sabitlerim, yani ideali kendi zayıflığıma uygun bir dereceye indiririm demesinden farklı değildir."
Sayfa 121 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Müzik kendimi, gerçek durumumu unutturur bana, beni başka, benim olmayan bir duruma taşır: Müziğin etkisiyle hissetmediğim bir şeyi hissedebilirmişim, anlamadığım bir şeyi anlayabilirmişim, yapamadığım bir şeyi yapabilirmişim gibi gelir bana. Bu durumu müziğin esneme gibi, gülme gibi bir etki yapmasıyla açıklıyorum: Uyumak istemiyorum, ama esneyen birine bakınca esniyorum, ortada gülecek bir şey yok ama birinin güldüğünü duyunca gülüyorum."
Sayfa 85 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Ağzına kadar dolu olduğu için çevrildiğinde akmayan bir şişe gibiydim."
Sayfa 78 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Durumumuzu anlamış olsaydık bu şekilde yaşamak korkunç bir şey olurdu; ama biz bu durumu anlamıyor, görmüyorduk. Yanlış bir yaşam sürdüğü sırada durumunun berbatlığını görmemek amacıyla etrafını bir duman tabakasıyla örtebilen insan için bu hem bir kurtuluş yolu, hem de idam kararı demektir. Biz de öyle yapıyorduk."
Sayfa 61 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"...Hastalıkları bir yana bırakalım, çocukların nasıl yetiştirilmesi, nasıl büyütülmesi gerektiği konusunda birbirinden son derece farklı, sürekli değişen kurallar duyuyor ve okuyordu. Şöyle beslemeli, şununla beslemeli; yo, öyle değil, onunla değil bununla beslemeli, böyle giydirmeli, böyle içirmeli, böyle yıkamalı, böyle uyutmalı, böyle gezdirmeli, şu havada gezdirmeli. Bunların hepsini öğreniyorduk, özellikle de karım her hafta yeni kurallar öğreniyordu. Sanki daha dün çocuk doğurmaya başlamışlardı kadınlar. Ama yok öyle beslemedik, yok öyle yıkamadık, yok zamanında yapmadık derken çocuk hastalanıyordu ve karımın kabahatlı olduğu, gerekenden farklı bir şey yaptığı ortaya çıkıyordu."
Sayfa 56 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bu dünyada herkes ama herkes kıskançtır. Kıskanç olan bir erkek için de yaşamak zorunda kalacağı en ıstırap verici durumlardan birisi de, bir dişiyle bir erkeğin tehlikeli derecede yakınlaşmalarına göz yuman toplumun töreleridir.
Sayfa 132 - Bahar yayıneviKitabı okuyor
Modern çağda insanın iç huzuruna yol açacak bir şey kaldı mı sanki?.. yaşadığımız toplumda, vicdan denilen şey varlığına çoktan yitirmiştir.
Sayfa 107 - Bahar yayıneviKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.