Çocuklarımızı muayyen yaşlara kadar okutmayı âdet edindik. Bu çok güzel bir şey! Fakat günün birinde bu mektepler sadece işsiz adam çıkaracak, bir yığın yarı münevver hayatı kaplayacak...O zaman ne olacak? Kriz... ---
Sayfa 349Kitabı okudu
Narsistik Çift : Tolstoy ve Sonya [okumak isterseniz diye bırakıyorum]
1862 yılında otuz iki yaşındaki Lev Tols­toy, henüz on sekizindeki Sonya Behrs ile evlenmeden birkaç gün önce aralarında hiçbir sır olmaması gerektiğine karar verdi. Bu kararın bir parçası olarak günlüklerini ona okuttu ve genç kızın hem ağlaması hem de oldukça kızması onu çok şaşırttı. Günlük­lerine eski aşk ilişkilerini yazarken yakında yaşayan
Sayfa 85 - Altın Kitaplar Yayınevi 1. BasımKitabı okudu
Reklam
• “Ona duyduğum nefret o dereceydi ki, yürüyüşünü duyunca bile kriz geçirecek gibi oluyordum.”
Sayfa 121 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Yapılması gereken şey, özellikle de kriz zamanlarında, vizyonlar veya en azından daha önce düşünülmemiş fikirler geliştirmektir. Bunların tümü kulağa safça gelebilir fakat aslında öyle değil. Kaldı ki, kitlesel boyutta yıkımla yüklü bir trenin, içindeki insanların aksi istikamette koşması halinde hızını ve yolunu değiştireceğini hayal etmekten daha safça ne olabilir?Albert Einstein'ın dediği gibi, sorunlar daha en başta onlara yol açan düşünce modeliyle çözülemez.Yolu değiştirmek, bunun için de önce treni durdurmak gerekir.
Ölüm her an kapımı çalabilir. Mesela şimdi, şu an. Uykusuzlukla mücadele ederken gelebilir. Belki de uykudayken gelir. Belki birdenbire bir kalp çarpıntısı; önce sırt ağrıyor, sonra sol kol uyuşuyormuş, ardından bir kriz ve son. Sonra ne olur? Hiç. Ölüm ve son.
Bir şeyler olur ve mutlu olursunuz, günler yada saatler sonra sizi mutlu eden bu hormon emilip düşüşe geçecektir. Bunun farkında olmak sizi mutsuz hissettiğinizde kriz varmış gibi hissetmekten alıkoyacaktır.
Reklam
Ona kriz diyorlar, ama asıl adı düzenbazlık. Para az değil: hırsızlar çok kalabalık.
Sayfa 157 - Sel YayınlarıKitabı okudu
Kriz
"Zamanla para tek amaç haline geldi ve biz, hepimiz o gün ipin ucunu elimizden kaçırdık."
Neden fevri davranıp sonra pişman oluruz?
İşte bu tür fevri duyguların akla üstün geldiği anlar amigdalanın yeni keşfedilen esas rolünü gözler önüne seriyor. Duyu organlarından gelen sinyaller, amigdalanın her türlü sıkıntılı deneyimi taramasını sağlar. Bu da amigdalayı, psikolojik gözcü konumuyla ruh dünyamızda merkezi bir yere yerleştirir. Amigdala her durumu, her algıyı sorgular, ancak bunu en ilkel bir soru biçimiyle, “Bu benim nefret ettiğim bir şey mi? Bana zarar verir mi? Benim korktuğum bir şey mi?” şeklinde yapar. Eğer bu soruların cevabı bir şekilde “evet” ise, amigdala adeta bir sinirsel alarm gibi anında tepki verir ve bir kriz var mesajını beynin geri kalan kısımlarına iletir. These moments when such impulsive emotions prevail over reason reveal the newly discovered essential role of the amygdala. Signals from the sensory organs enable the amygdala to screen for any distressing experiences. This places the amygdala in a central place in our spiritual world as a psychological watchdog. The amygdala questions every situation, every perception, but in the most primitive form of questioning, “Is this something I hate?” Will it harm me? Is it something I'm afraid of? It does it in the form of . If the answer to these questions is somehow “yes”, the amygdala reacts immediately like a neural alarm and transmits the message that there is a crisis to the rest of the brain.
Sayfa 43 - Varlık Yayınları 33. BasımKitabı okudu
Ona duyduğum nefret o dereceydi ki, yürüyüşünü duyunca bile kriz geçirecek gibi oluyordum.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.