Komplo teorileri özellikle kriz durumlarında gelişir. Bugün sadece ekonomik kriz ya da pandemi krizi içinde bulunmuyoruz, aynı zamanda bir anlatı krizi içindeyiz de.
Bir kalp böylesine aşağılık bir vücut içerisinde yıllarca kriz geçirmeden atabiliyorsa bu tek bir şeyi gösterir. O kalbin aslında ne kadar korkak olduğunu.
Reklam
Sara
Ökse otunun yaprakları gölgede kurutulduktan sonra dövülerek toz haline getirilir. Hasta şahıs aç karnına günde bu tozdan 3-4 kahve kaşığı ağzına alır ve üzerine bir çay bardağı ılık su içer. Buna devamla kriz azalır ve zamala tamamen geçer.
Ertesi gün Sultanahmet Camii'ne gittik. 2 Mayıs 1994'tü. Camiye girdiğimde dizlerim tutmadı. Ayakta duramıyordum. Ağlamaya başladım. Kriz geçiriyordum. Herkese beni bırakıp devam etmelerini söyledim. Bana ne olduğunu bilmiyordum. Camiden çıkarken avluda abdest alan adamlar gördüm. Yaptıkları şeye dikkat kesildim. Abdest hakkında bir şeyler okumuş, ama kendim hiç abdest almamıştım. Bu şekilde yıkanmanın çok güzel olduğunu düşündüm, bu yüzden iki günde bir, onları yıkanırken gördüğüm gibi ben de yıkanıyordum. Ne zmaan abdest alınacağını bilmiyordum. Namaz vakitleri hakkında da bilgim yoktu ama camiye gidip namaz kılan hanımları taklit ederdim. Öğleden sonra bir Kur'ân tilaveti dinledik. Çok güzeldi. Hepsi içime işliyordu.
Sayfa 126
Orta Köylüler
Orta köylüler, kırsal küçük burjuvazi olarak adlandırılabilir ve kırsal nüfusun yaklaşık yüzde on beş ila yirmisini oluşturur. Kendi kendilerine az çok yeterli olmalarını sağlayan toprakları bulunur. Bazı durumlarda, arazinin sadece bir kısmına sahip olup kalanını kiraya verirler ya da toprakları bulunmaz ve hepsini kiraya verirler. Fakat her
Kuşkusuz insanlık tarihiyle tarih öncesi ve en az bir o kadar da türümüzün evrim süreci, çocukları uğruna kendini feda eden ailelerle ilgili bu tür sayısız örnekle dolu. Evrim biyologlarına göre bir anneyle babanın kendilerini feda etmesi, genlerin bir sonraki kuşağa geçmesine yani " üreme başarısına " hizmet eder. Bir kriz anında bu korkunç kararı veren aile açısından ise, bu sevgiden başka bir şey değildir. Duyguların amaç ve gücünü anlatan bu kahramanlık örneği, insana kendini feda ettiren sevginin ve aslında hissedilen her duygunun insan hayatındaki merkezi yerine tanıklık ediyor. Bu durum en derin hislerimizin, tutkularımızın, özlemlerimizin temel rehberlerimiz olduğunu gösteriyor. Türümüz var oluşunu büyük ölçüde duyguların insan ilişkilerindeki gücüne borçludur. Bu güç olağanüstür. Sadece kuvvetli bir sevgi bir anne ve bir babanın kendi yaşamlarına devam etme dürtüsünü bastırabilir.
Reklam
Büyük Balıklar
Ted Turner 1997 yılında Birleşmiş Milletler’e bir milyar dolar bağışta bulunmuş. Bu olay bana tilki ve kürkçü dükkânı meselesini hatırlattı. Yani nasıl ki tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânıysa aynı bunun gibi paranın da dönüp dolaşacağı yer Ted Turner gibi insanlardır. Çünkü üretim araçları veya paranın dolaşım mekanizmaları üstünde
Sayfa 136 - Luna YayınlarıKitabı okuyor
"Herkesin hayatında bir an var. Bir kriz. İnandığı şeylerin yanlış olduğunu söyleyen bir aksama. Herkesin başına geliyor; tek fark bu bilginin insanı nasıl değiştirdiği. Çoğunluk bilgiyi gömüp orada yokmuş gibi davranıyor. İnsanlar böyle yaşlanıyor işte. Yüzlerini kırıştıran, sırtlarını kamburlaştıran, ağızlarını ve azimlerini büzen şey bu. Bu inkârın ağırlığı. Gerilimi. Bu sadece insanlara özgü bir şey de değil. Herhangi bir varlığın gösterebileceği en büyük cesaret ya da delilik, değişme eylemi. Önceden bir şeydim. Şimdi başka bir şeyim. Önceden bir canavardım ve şimdi farklı bir canavarım. Ölecek olan ve acıyı hisseden biriyim, ama aynı zamanda yaşayacak, belki bir gün mutluluğu bulacak biri. Çünkü artık mutluluk mümkün benim için. Çünkü mutluluk acının diğer yüzünde."
Sayfa 251Kitabı okudu
Küçük Burjuvazi Küçük burjuvazi, yerli burjuvazinin en düşük ve en geniş taba- kasıdır. Entelijansiyanın büyük çoğunluğunu oluşturan öğretmenle- ri, öğrenci gençliği, düşük gelirli uzmanları, büro katiplerini ve alt kademe hükümet memurlarını ayrıca orta köylüleri; küçük işadam- larını; esnafları; marangozları; kendi küçük motorlu teknesi ve
Yazar James Baldwin şöyle diyor: “Yüzleştiğiniz her şeyi değiştiremezsiniz, ama yüzleşmeden hiçbir şeyi değiştiremezsiniz.” insan elinden çıkma bir kriz bu, yine kendi elimizle çözülmesi mümkün.
Reklam
100 Senelik Türkiye Siyasetinin Özeti :
Doğrudan duyguları harekete geçiren yüce kavramlar olarak “şehitlik”, “kutsallık”, “din”, “milliyetçilik”; korku kavramları olarak “terör”, “savaş”, “ekonomik kriz”; öfke ve nefret kavramları olarak “şer odakları”, “ülkeyi ele geçirmeye çalışan kötüler”, “gizli gündemleri olan dış güçler”, “kıskanan ve kuyu kazan ötekiler”; hüzün kavramları olarak da “tarih boyunca uğranılan haksızlıklar”, “yaşanan mağduriyetler” ve daha birçok benzeri yaklaşım, hakikatin önemsizleşmesinin temel başvuru araçlarıdır.
Dayanacak gücü kalmamıştı ama kendine oracıkta yığılma lüksünü tanımayacaktı. Anneliğin bir kadına öğrettiği bir şey varsa o da kriz anlarında kendini kontrol altında tutabilmekti.
İçinde bulunduğumuz kriz artık maddi değil, varoluşsal, spiritüel. O kadar fazla öteberimiz, karşımızda o kadar çok fırsat var ki, artık neyin önemli olduğunu bile bilemiyoruz,
Yapılması gereken şey, özellikle de kriz zamanlarında, vizyonlar veya en azından daha önce düşünülmemiş fikirler geliştirmektedir. Bunların tümü kulağa safça gelebilir. Fakat aslında öyle değil. Kaldı ki, kitlesel boyutta yıkımla yüklü bir trenin, içindeki insanların aksi istikamette koşması halinde hızını ve yolunu değiştireceğini hayal etmekten daha safça ne olabilir? Albert Einstein'ın dediği gibi, sorunlar daha en başta onlara yol açan düşünce modeliyle çözülemez. Yolu değiştirmek, bunun için de önce treni durdurmak gerekir.
Sayfa 56 - Harald WelzerKitabı okuyor
Kriz anında, insanın asla karşısındaki düşmanla değil, her seferinde kendi vücuduyla mücadele etmek zorunda kaldığını fark etti.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.