"Sağlığı hastalıkla karıştırmak, ikisini bir tutmak gerekir, çünkü hastalık sağlığın bir çeşidi, bir değişkesidir" der Durkheim intiharı akıl hastalığı ile ilgili olmadığını söyler.
İntiharın sebeblerini araştırarken şöyle yazar:
Günler hızla uzadığında (ocaktan nisana) intiharlar çok artar. Birinin artışı yavaşladığında (nisandan
Mustafa Kutlu'nun "Sır" İncelemesi
Mustafa Kutlu'nun 1987 yılında yayımlanan "Sır" adlı eseri, sekiz öyküden oluşan bir hikaye kitabıdır. Hikayeler birbirinden bağımsız gibi görünse de, tematik ve karakterler bakımından bir bütünlük oluşturmaktadır. Eser, modern Türkiye'de bireyin yaşadığı kimlik bunalımı, inanç
Eriksona göre psikososyal gelişim kuramında bireyin kritik gelişim dönemde de atlatılması gereken bir kriz, bir çatışma vardır. Denge içinde olup, krizlerin çözülmesi bir sonraki evre için sağlıklı temeller oluşturur. Ve bu dönemler ruh sağlığı yerinde yeterli bilgi deneyimine sahip anne ve babalarla atlatılabileceği aşikar. Günümüz toplumuna baktığımız zaman anne ile güvenli bağlanma sağlayamamış , ergenlikte takılı kalmış halen yetişkin olamamış, öfke kontrolünden yoksun, çok fazla birey var. İnsan ruh sağlığı yerinde olmayan ya da yeterli bilgi donanımına sahip olmayan anne babadan alıyor ilk yarayı. Sonra okul ile başlayan sosyal çevre İş hayatı evlilik vs derken genişliyor. Aslında çocuğa, "zorda kaldığı sırada duygularını yönetmeyi" öğretmek, aynı zamanda sosyal yaşama ait "davranış eğitimi" vermek anne babanın çocuğunun sonraki dönemlerinde sağlıklı ilişkiler kurabilmesi kendi ile barışık yaşayabilmesi için çok önemli.
Fakat bilinçsiz aile tutumları, çevre faktörleri insanın ruh dünyasında çok derin yaraların açılmasına sebeb. Bırak ve Rahatla kitabı duyguları kontrol altına alabilmek için kök hisleri değiştirmenin gerekliliğini, geçmişin yaralarını onararak hayata tekrar tutunabilmenin ipuçlarını sunuyor. Tek kelime ile muhteşem bir yolculuktu benim için. Ruhsal özgürlük için tam bir yol haritası olduğunu düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim.
Konu ne ara aşka döndü?
Kesinlikle baştan sona spoiler barındırır!
Öncelikle serinin 3. Kitabını diğer iki kitaba kıyasla çok daha başarısız buldum. Genel itibarıyla kitabı beğensem de, aşağıda anlattığım çogu husunun konu ile alakalı olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum. Karakterler ve anlatılanlarla ilgili. Bu yüzden kitaba verdiğim puanla yazınlarları kıyaslamayın.
Tuna nehrinde kano ile seyahat eden iki arkadaş, geceyi geçirmek üzere her yanı söğütler ile çevrili olan bir adada kamp yapmaya karar verir. Doğasever bu arkadaş için bu ada başlarda büyüleyici gelse de daha sonra bu ada, içinde sakladığı tekinsizliği açığa vurur. Başta büyülendikleri bu ada, artık bu iki arkadaş için saf korku olmaktan başka bir şey olmayacaktır.
Dönemine göre sahiden de iyi bir kurgu fakat özellikle kitabın başlarında yer alan sayfa sayfa betimlemeler beni bayağı baydı. Kitaplarda betimleme olmazsa olmaz fakat bir betimlemeye sayfalar ayrılırsa ben baygınlık geçiriyorum. Kitabın orasında, burasında, şurasında ve her yerinde bir betimleme mevcut. Benim gibi upuzun betimlemelerde kriz geçiren insanlara kesinlikle önermeyeceğim bir kitap oldu.
Ömer Hayyam/Rubailer
Lise yıllarımda çeşitli alanlara katkılarından dolayı sempatim olduğundan kendisini tanımak adına kitabı hevesle edindim.Her ne kadar faydalı icatları olsa da karakterinin ve dini fikirlerinin beş para etmediğine kanaat getirdim.
"Camiye gittim, ama Allah bilir niye:
Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye.
Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden:
O
