Sevildiğini hisseden ya da sevilebilme umudunu henüz yitirmemiş insan,sağlam bir kişiliği,güçlü bir duruşu varsa hele , yaşamına asla vermez , veremez. Tanım bellidir... Dünyayla arasındaki maddesel ve ruhsal tüm bağları kopmuş fanilerin -er ya da dişi , fark etmez- kişisel tercihidir intihar. Seçilmiş bir ölüm şeklidir. Engellenmesi güç ,
83 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 25 hours
Bu kitap sayesinde yeğenimin hastalığını daha iyi anladık. Epilesi nedir? Kriz anında ve sonrasında neler yapılır? anlaşılır dilde yazılmış. Biz ailecek okuduk, öğrendik, beğendik.
Epilepsi, Yani Sara
Epilepsi, Yani SaraSabiha Paktuna Keskin · Boyut Yayın Grubu · 20105 okunma
Reklam
Doğum ve ölümün aynı anda gerçekleştiği bir zamanı yaşıyoruz. Denenmiş, yorulmuş ve tüketilmiş bir sistemin ölümü ve bütün insanların umutlarını taşıyan yeni, farklı bir politik düzenin doğumu. Eski düzen nicedir can çekişiyordu. Yenisinin de kendi zorlukları var; ama bu kriz yeni bir devrimi doğuruyor.
“Ne çok istek. Ne çok özlem. Ve ne çok acı, yüzeye ne kadar yakın, yalnızca birkaç dakika derinde. Yazgı acısı. Varoluş acısı. Hep orada olan, yaşam zarının hemen altında sürekli uğuldayan acı. Ulaşılması böylesine kolay olan acı. Pek çok şey basit bir grup alıştırması, birkaç dakikalık derin düşünce, bir sanat yapıtı, bir vaaz, kişisel bir kriz, bir kayıp bize en derindeki isteklerimizin hiçbir zaman gerçekleşemeyeceğini anımsatır: Genç kalmak, yaşlanmayı durdurmak, yitirdiğimiz insanların dönmesi, ebedi aşkı bulmak, himaye edilmek, anlam ve önem kazanmak, ölümsüzlüğe kavuşmak.”
Kriz anlarında insanın içindeki canlılık iki katına çıkar. Ya da kısaca: insanlar köşeye kıstırılmadıkça tam olarak yaşamaya başlamazlar.
Sayfa 245Kitabı okudu
109 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Yazarın okuduğum hemen hemen tüm kitaplarının asıl teması aslında tutkulu insanların macerası. Belki de gelmiş geçmiş en iyi biyografi yazarı Zweig bu kitabında; her zamanki okuyucuyu mest eden anlatımıyla iki öykü kaleme almış. Amok koşucusu Endonezya küldüründe psikolojik bir kriz sırasında hastanın elindeki hançeri, çok hızlı koşarak hedefine saplamak istemesi, aynı zamanda koşu sırasında önüne gelene de saldırabilen, ya bir tüfekle vurularak duran ya da ağzından köpükler saçarak kendi kendine ölene kadar koşusu süren kişiye deniyormuş.Bu öyküde koşucu, bir kadına tutulan doktorun çarpıcı anısıdır. Sahaf Mendel ise tüm tutkusu kitaplar olan dünyada başka hiçbirşeyle ilgilenmeyen hatta başlamış olan dünya savaşından bile bihaber yaşayan antika kitap arayıcısı ve satıcısının çarpıcı dramıdır.
Amok Koşucusu - Sahaf Mendel
Amok Koşucusu - Sahaf MendelStefan Zweig · Doğu Batı Yayınları · 2014951 okunma
Reklam
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Bu kitap bi harika dostum! Mark Watney tam bi kriz yönetimi ustası. İster istemez okurken ona hayran olmaya, her ne yaşıyorsa onunla beraber yaşamaya başlıyorsunuz. Tabi bu sırada Mark Watney sayesinde sürekli kendi kendinize gülüyorsunuz. Kitaba yönelik eleştiriler genellikle çok fazla terim kullanılmış şeklinde oluyor. Fakat bir bilimkurgu kitabı okuyorsunuz elbette terimler olacak, olmazsa zaten kitap gerçekliğini yitirir. Ve bazı kitaplarda her kelimeyi derinlemesine anlamak zorunda değilsinizdir sadece kendinizi olayların akışına bırakmanız gereklidir. Ben okudum ve çok beğendim bitmesin diye yavaş yavaş okumama rağmen iki günde bitti ve beni bi başıma bıraktı. Bilimkurgu seven herkese tavsiye ediyorum aşık olacaksınız!
Marslı
MarslıAndy Weir · İthaki Yayınları · 20228.7k okunma
Saat dokuz civarlarında, üşümüş, tutulmuş, ıslak ve çok sefil bir durumda uyandım. Gözlerimi açtığımda yağmur çiseliyordu. Sokaklardaki ilk gecemi geçirdiğimi hatırladım. Üstelik kriz geçiriyordum.
Sayfa 237Kitabı okudu
320 syf.
7/10 puan verdi
Kitabı internette gezerken gördüm ve hakkında bir kaç yorum okuduktan sonra aldım.Biraz fantastik bir kurgu içerir diye düşünmüştüm .Bu sebepten ilk 100 sayfayı hızlıca okudum bu beklentiyle okudum ama öyle olmadığını görünce biraz hayalkırıklığına uğradım.Sonraki kitabı olduğu gibi kabul edip ,yaklaşık 50 sayfa sonra, devamını merak ederek bitirdim.Yazarın sadece bir karakter üzerinden olayı götürmediği ve bir çok karakterin yardımlarıyla sonuca gitmesi hoşuma gitti.Baş karakterimiz ekonomik kriz yüzünden işsiz kalmış ve bilgisayar işlerinden iyi anlayan Clay'in ağzından anlatılıyor.Clay bir gün iş bulma umuduyla sokaklarda yürürken bir kitabevinde gördüğü iş ilanına başvuruyor ve işe kabul ediliyor.Ve daha sonra kendini 500 yıllık şifreli yazılmış bir kitabın sırrını çözmeye çalışan insanların arasında buluyor .Burda tanıştığı yeni kişiler ve eskiden tanıdığı dostlarıyla birlikte tabiki de kitabın sırrını çözüyorlar.Sonuç olarak kitabı okuduğuma memnunum.Son zamanlarda okuduğum kitaplardan farklı olması iyi denk geldi.
24 Saat Açık Kitapçının Sırrı
24 Saat Açık Kitapçının SırrıRobin Sloan · Trend Kitap · 2013243 okunma
"İlk kriz bir Kasım günü gelmişti. İlk ateş de bir Kasım günü geldi. Tıpkı son sancının bir Kasım sabahı geleceği gibi..."
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.