Tebliğ yılları Tebliğin beşinci yılında baskılar artınca Osman b Affan başkanlığındaki heyetle bir kısım Müslüman Habeşistan’a göç etti. Kureyş ileri gelenleri başta Rasule itiraz etmediler.Ne zaman ki putlara tapmayı eleştiren ayetler nazil olunca açıkça Hz Muhammed’e tepkilerini gösterdiler.Çünkü Mekke müşrikleri atalarından miras aldıkları
Zapata'nın silahları uykuya dalmadı hiç, Zapata'nın silahları zağlı, dikilmiş Teksas'a doğru Sakın girme Küba'ya, denizin gözlerinden kan ter içindeki şeker kamışı tarlalarına dek uzanan fosfor, tek ve loş bir bakışla bekliyor seni, tek bir çığlık var sesinde, öldürmek ya da ölmek
Reklam
"KÜBA ve KAN..."
- "... Bulunduğum odanın duvarına yazdığım yazı yüzünden her perşembe kağıt paralarımızı pekmeze batırıp temizliyorum. Duvarda “Kaşlarını çatınca bir devlet sana karşı / Azan bir küfürdür taşlanan camekânlar” yazıyor. Oysa ben bunu yazarken Küba’yı düşünmüştüm. Sen, ben, annen, kedimiz Fıstık bilmez ama Küba’da zamanında çok kan dökülmüş. Öyle çok dökülmüş ki hatta ölmeyen kimse kalmamış. Memurlar, sadece doğrunun kanunlar olduğunu sanıyor... Oysa ben ne doğruya, ne de kanunlara inanıyorum! Ne var yani şimdi o yazıda? Kızım, sen sen ol memur olma, sen sen ol kanunlara uyma! Doğru diye bir şey olmadığına dair sana en yakın zamanda iki buçuk sayfalık bir yazı göndereceğim.
Hazret-i Ali Kubâ köyüne geldiği zaman ayaklan şerha şerha kan içindeydi ve Allah'ın Resûlü, bu kan peltesi ayakları görünce gözyaşlarını tutamamıştı: « -Sen benim yeryüzünde ve Cennet'te kardeşimsin!»
Sayfa 50
Kadınlar bir araya gelip erkek kardeşleriyle eşit koşullarda savaşma hakkı istedi.İsyancı ordunun başkomutanı (Fidel) bu düşünceye yatkındı, ama erkek askerler karşı koydu. "Kan görünce bayılan kadınlar", "öldürmek için çok yumuşak olan kadınlar" ve "kadının annelik içgüdüleri" gibi bütün Nuh nebiden kalma düşünceler bu tartışmalarda su yüzüne çıktı.Bu, modern Küba uygulamasında, kadınların tam katılımına yönelik bilinen ilk ideolojik tartışmaydı.Ne var ki Fidel ısrarlıydı ve en çok karşı çıkanlardan birini, Binbaşı Eddy Sunol'u, kadınlar müfrezesini cepheye götürmekle görevlendirdi.Zaman Eylül 1958'di.Kasım'da Sunol yeni askerlerinin cesaret ve dakikliğini övüyordu.
Bugün kan kaybı tarihte' görülmemiş boyutlara ulaşmış durumdadır. 1986'da Zımbabwe'deki "Bağlantısızlar Konferansında" Küba devlet başkanı Fidel Castro: "Yeni sömürge olarak ödediğimiz bedel, sömürge olduğumuz dönemdekinden çok dah yüksek" demişti. Sadece 1985 yılında, borç ödemeleri, sermaye kaçışı, kar transferleri yüzünden Üçüncü Dünya'nın uğradığı kayıp 240 milyar dolardı. Üstelik bu rakama asıl kan kaybı mekanizması olan, ticaret hadlerinin bozulmasından kaynaklanan kayıplar dahil değildir. Eğer 1949-1952 yıllarını kapsayan dönemde Marshall planıyla (ki geri ödenmiştir) yapılan yardımın 52 milyar dolar olduğu hatırlanırsa, durumun vehameti daha iyi anlaşılır. Aynı yıl borç faizi ödemeleri aşırı borçlu ülkelerin ihracat getirilerinin %23'ünü yutuyordu. Latin Amerika ülkeleri 1982-1983 yıllarında ihracat getirilerinin %34'ünü borç ödemdcrine tahsis etmek zorunda kaldılar. Dış borçlar ödendikçe artıyor ve bir çeşit "çağdaş" köleleştirme aracı haline geliyor. 1991 yılı başında Üçüncü Dünya'nın borcu 1341 milyar dolara yükselmişti.
Öteki Yayınları - Yeni- Sömürgecilik Döneminde Genel Eğilimler ve Gelişmeler Nelerdi?
Reklam
Dinin ahlak bozucu etkisi ahlaki etkisinden daha az sorunsaldır. Buna karşılık dinlerin, özellikle Hıristiyanlık ve Müslümanlığın, yeryüzünde sebebiyet verdiği gaddarlıklar ile meydana getirdiği sefalet ve kötülüklerin telafisi söz konusu olduğunda bu ahlaki etkinin büyüklük ve kesinliğinden ne kadar söz edilebilirdi, düşünmek gerekir. Bağnazlığı, sonu gelmez işkenceleri, din savaşlarını, eskilerin hiçbir fikre sahip olmadığı bu kanlı çılgınlığı düşünün; mazur gösterilebilecek hiçbir yanı olmayan ve tam iki yüzyıl sürmüş olan Haçlı seferlerini, onların savaş çığlıklarını- ''Bu Tanrı'nın iradesi!'' -düşünün. Sevgiyi, hoşgörüyü, müsamahayı vazetmiş olanın mezarını ele geçirmekti amaçları güya. Mağribilerin ve Yahudilerin İspanya'dan gaddarca sürülüp çıkarılmasını ve köklerinin kazınmasını; kan banyolarını, engizisyonları, ve sapkınlar için diğer mahkemeleri; ayrıca Müslümanların üç kıtadaki korkunç ve kanlı fetihlerini düşünün. Sonra Amerika'daki ve Küba'daki Hıristiyanları düşünün; İlkinin yerlilerini büyük ölçüde yok ettiler, ikincisininkinin ise kökünü kazıdılar. Las Casas'a göre kırk yıl içinde on iki milyon insan katledildi ve hepsi de kuşkusuz in majorem Dei gloriam ve İncil'in yayılması için, çünkü onlar için Hıristiyan olmayan insan olarak bile kabul edilmiyordu.
Küba'daki İspanya-Amerika Savaşı'nda (1898-1901) dehşet verici rakamlara ulaşan sarı humma kaynaklı ölümlerin üzerine 1900'de ABD ordusu içinde bir Sarı Humma Komisyonu kuruldu. Kurulun başına Johns Hopkins Üniversitesi'nden Walter Reed ve ABD ordu- sunda görev yapan askeri doktor James Carroll getirilmişti. Havanalı doktor Carlos Finlay daha
Sayfa 99
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.