Özgürlüğü elde etmenin tek yolu dünyadaki diğer tüm ezilmiş halkları tanımaktan geçer: Brezilya, Venezuella, Haiti, Küba ve evet Küba halkının kan kardeşleriyiz bizler.
88 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Roman, emekçiyi sömüren ve çalışmadan para kazanma heveslisi kişileri besleyen kapitalizm ve pragmatizmin ağır bir eleştirisidir. Yazarın balıkçının milleti olarak Küba’yı seçmesi, romanın yazıldığı yıllardaki Küba İç savaşı ve ABD-Küba Savaşı’na göndermelerde bulunur. Yaşlı Adam ve Deniz romanının başkahramanı Santiago yaşlı bir Kübalı balıkçıdır. Ömrü balıkçılıkla geçse de bu alanda başarılı değildir. Bu yüzden herkes onunla dalga geçer. O ise bu durumu şanssızlığına bağlar. Santiago bir gün açık denizde devasa bir balık yakalar. Nitekim bu balık o kadar büyüktür ki onu kayığına alamaz. Kıyıya kadar sürüklemeyi düşünür. Başta artık talihinin döndüğüne iyice inansa da balığı kıyıya taşıyamayacağı korkusu içini kaplar. Umut yavaş yavaş yerini karamsarlığa bırakır. Balıkçının yaşadığı tek sorun balığın çok büyük olması değildir. Aynı zamanda yaralanan balığın kanı denize akar. Kan kokusunu duyan köpek balıkları balığın etrafına üşüşür. Böylelikle kıyıya varana kadar köpek balıkları kılıç balığını tamamen tüketir. Sonuç olarak balıkçı elde ettiği başarıyı koruyamaz. Eline geçirdiği fırsatı köpek balıklarına bırakmak zorunda kalır. Balığı kıyıya ulaştırdığından kılıç balığından geriye sadece iskeleti kalmıştır.
Yaşlı Adam ve Deniz
Yaşlı Adam ve DenizErnest Hemingway · Bilgi Yayınları · 202332.2k okunma
Reklam
Küba'ya boşuna ambargo uygulamıyor abd hz..
''İlgilendiğim sağlık programı nedeniyle, anakaranın bütün büyük kentlerinde çalışmalar yaptım. Amerika'da ayrışmamış kanı incelediğim özel bir mikroskobum vardı ve bununla tek bir damla kan alarak hastanın kimyasal pek çok özelliğini grafik olarak saptamam mümkün olurdu. Mikroskobumuz bir kamera ve video ekranına bağlanır ve hasta ile hekim yan yana oturur, akyuvarları, alyuvarları, bakterileri ya da yağları birlikte gözlemlerdik. Ben örnekler alır, hastaya kanını gösterir ve sonra sözgelimi eğer kişi sigara kullanıyorsa, dışarı çıkıp, bir sigara içip gelmesini isterdim. Sonra da bir damla daha kan alıp tek bir sigaranın kanda ne gibi değişiklikler yaptığını kendisine gösterirdim. Bu sistem hastayı bilinçlendirme ve kendi sağlığı konusunda sorumluluklarına sahip çıkmayı öğretmede çok yararlıdır. Hekimler bu yolla hastalarına kanlarındaki yağ oranını veya bağışıklık eksikliklerini gösterebilir ve sonra da bu duruma karşı ne gibi önlemler alabileceğini açıklar. Ne var ki Amerika Birleşik Devletleri'nin sağlık sigortaları koruyucu hekimlik ödemelerini karşılamadığından, hastalar bu çalışmanın ücretini ceplerinden ödemek durumunda kalırlar.''
Sayfa 49 - (Sayfa: 49-50)Kitabı okudu
Paris'teyken Eli, ziyaretine gelen Dan ile beraber Zelin­ger'in (Yaakov Nahmenides) eşliğinde görüştü. Dan, Eli'nin sı­kıntılı olduğunu hissetti. Eli'nin raporlarından onun Suedani'nin Şam'daki varlığından rahatsız olduğunu biliyordu. Özellikle Su­riye'nin Ürdün Nehri üzerindeki mücadelesinin yoğunlaştığı
Dinin ahlak bozucu etkisi ahlaki etkisinden daha az sorunsaldır. Buna karşılık dinlerin, özellikle Hıristiyanlık ve Müslümanlığın, yeryüzünde sebebiyet verdiği gaddarlıklar ile meydana getirdiği sefalet ve kötülüklerin telafisi söz konusu olduğunda bu ahlaki etkinin büyüklük ve kesinliğinden ne kadar söz edilebilirdi, düşünmek gerekir. Bağnazlığı, sonu gelmez işkenceleri, din savaşlarını, eskilerin hiçbir fikre sahip olmadığı bu kanlı çılgınlığı düşünün; mazur gösterilebilecek hiçbir yanı olmayan ve tam iki yüzyıl sürmüş olan Haçlı seferlerini, onların savaş çığlıklarını- ''Bu Tanrı'nın iradesi!'' -düşünün. Sevgiyi, hoşgörüyü, müsamahayı vazetmiş olanın mezarını ele geçirmekti amaçları güya. Mağribilerin ve Yahudilerin İspanya'dan gaddarca sürülüp çıkarılmasını ve köklerinin kazınmasını; kan banyolarını, engizisyonları, ve sapkınlar için diğer mahkemeleri; ayrıca Müslümanların üç kıtadaki korkunç ve kanlı fetihlerini düşünün. Sonra Amerika'daki ve Küba'daki Hıristiyanları düşünün; İlkinin yerlilerini büyük ölçüde yok ettiler, ikincisininkinin ise kökünü kazıdılar. Las Casas'a göre kırk yıl içinde on iki milyon insan katledildi ve hepsi de kuşkusuz in majorem Dei gloriam ve İncil'in yayılması için, çünkü onlar için Hıristiyan olmayan insan olarak bile kabul edilmiyordu.
Bugün kan kaybı tarihte' görülmemiş boyutlara ulaşmış durumdadır. 1986'da Zımbabwe'deki "Bağlantısızlar Konferansında" Küba devlet başkanı Fidel Castro: "Yeni sömürge olarak ödediğimiz bedel, sömürge olduğumuz dönemdekinden çok dah yüksek" demişti. Sadece 1985 yılında, borç ödemeleri, sermaye kaçışı, kar transferleri yüzünden Üçüncü Dünya'nın uğradığı kayıp 240 milyar dolardı. Üstelik bu rakama asıl kan kaybı mekanizması olan, ticaret hadlerinin bozulmasından kaynaklanan kayıplar dahil değildir. Eğer 1949-1952 yıllarını kapsayan dönemde Marshall planıyla (ki geri ödenmiştir) yapılan yardımın 52 milyar dolar olduğu hatırlanırsa, durumun vehameti daha iyi anlaşılır. Aynı yıl borç faizi ödemeleri aşırı borçlu ülkelerin ihracat getirilerinin %23'ünü yutuyordu. Latin Amerika ülkeleri 1982-1983 yıllarında ihracat getirilerinin %34'ünü borç ödemdcrine tahsis etmek zorunda kaldılar. Dış borçlar ödendikçe artıyor ve bir çeşit "çağdaş" köleleştirme aracı haline geliyor. 1991 yılı başında Üçüncü Dünya'nın borcu 1341 milyar dolara yükselmişti.
Öteki Yayınları - Yeni- Sömürgecilik Döneminde Genel Eğilimler ve Gelişmeler Nelerdi?
Reklam
Kolomb,sömürge uğruna yapılan zulümler
Kolomb ilk sömürge yerini küba 'nın doğusu hispaniola adasın da altınları sömürerek almıştır. Buraya bir garnizon bırakılmıştı. Kolomb oranın yerlisi olan kızılderililer için şunları söylüyor "o kadar dürüst ve ellerinde bulunan her şey konusunda o kadar cömert görünüyorlardı ki onları görmeden inanmak mümkün değildir hiç geri
66 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.