Bahardan hemen önceydi. Dar Yerler'den çukur patikasına indim. Büyükanne'nin arka sundurmada oturduğunu gördüm. Sallanan iskemlesini ortaya taşımıştı.
Çukurdan inerken beni seyretmedi. Başını üst patikaya doğru kaldırmadı. Gittiğini biliyordum.
Büyükbaba'nın sevdiği turuncu, yeşil, kırmızı ve altın renkli elbisesini giymişti. Bir not yazmış ve göğsüne iğnelemişti. Şöyle yazıyordu :
Küçük Ağaç,
Gitmeliyim. Ağaçları hissettiğin gibi bizi de hisset. Seni bekleyeceğiz. Bir dahaki sefere daha iyi olacak. Her şey yolunda.
Büyükanne.
Güz doğanın merhamet zamanıdır. Sana ölmekte olanlar için işleri düzene sokmak şansı verir. Ve böylece, işleri düzene soktuğunuz zaman yapmanız gereken ama yapmamış olduğunuz her şeyi tasnif edersiniz. Hatırlatma zamanıdır bu... Pişmanlık duyma ve yapmamış olduğunuz bazı şeyleri yapma zamanıdır. Söylememiş olduğunuz şeyleri söylemiş olma zamanı...
"İyi bir şeyle karşılaştığın zaman ,yapman gereken ilk şey bulabildiğin insanla onu paylaşmaktır;bu şekilde iyilik öyle bir yayılır ki nereye gittiğini bilemezsin. "
Büyükbaba dedi ki bazı insanlar sürekli vermeyi severmiş, çünkü bu onları kibirli, verdiği kişiden daha iyi kılarmış. Yapmaları gereken tek şeyin, kişiye kendisine bağımlı olmamasını sağlayacak küçük bir şey öğretmek olduğu halde...