Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çukur
Modern Kore edebiyatından Çukur! Biraz farklı kültürlerin edebiyatını tanımak hevesiyle önce Japon edebiyatına sardım. Haruki Murakami, Osamu Daza falan derken oradan Arap edebiyatına atladım. Necip Mahfuz, Nizâr Kabbani filan... Sıra geldi Kore edebiyatına. Aradığımı buldum mu, tartışılır. Adının hiç de önemli olmadığı bu çekik gözlü
"SÜT LEVREK"
Merhaba gençler! Nasılsınız bakalım? Bendeniz iyiyim. Akşam annemlerde leziz bir çupra yersek daha iyi olacağım inşallah. Akşama doğru Metro'ya gidip bakacağım. Bu kış çok az balık yedim. Açıkçası endişeleniyorum zekâ geriliği olacak, bağışıklık sistemim çökecek diye. Neden böyle oldu bilemiyorum. Bir iki defa balık haline baktım. Canlı
Reklam
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Atsız başlangıçta dergiyle fiilen de meşgul oluyor ve yoruluyordu. 01 Ekim 1950'de Yılanlıoğlu'na yazdığı mektupta “Bu Orkun dergisi böyle giderse benim imanımı gevretecek. Bir tashîh memuru tuttuk ama daha iş kıvamına girmedi." demektedir (Hacaloğlu 2013: 43). Yine Yılanlıoğlu'na yazdığı 11 Ocak 1951 tarihli bir mektubunda ise
Zavallı çocuklar! Sizin o mini mini elleriniz, eski Asya vahşetinin kullandığı ve bir kaç yüzyıldan beri insanlığın zorbalık yükü altında inlediği esirlik zincirlerini kırmak için değil, belki kendiniz gibi küçük kuşları, güzel çiçekleri okşamak içindir.
Ergenlik kendi içinde pek çok afeti olan bir evredir. Örneğin bu dönemde hayata nicelik penceresinden bakıp sayabildiğimiz her şeyi sayarak kendi değerimizi ölçeriz. Kaç kitap okuduğumuza, kaç arkadaşımızın olduğuna, ne kadar paramız olduğuna bakarız. Nasıl olduğumuzu değil başkalarının bizi nasıl gördüğünü önemseriz. Oysa bu evreyi sağlıklı atlattığımızda sayı ve skor hesabını bırakıp nitelik arayışına gireriz. Kaç kitap okuduğumuz önemini yitirir, okuduklarımızdan geriye ne kaldığına bakarız. Yanımızda kaç kişi olduğunu değil, ne kadarıyla gerçekten dost olduğumuzu önemseriz. İnsanların hakkımızda ne düşündüğüne aldırmaz, gerçekte kim olduğumuzla ilgileniriz. Sonuç olarak yavaş yavaş içimizdeki benlik fırtınası durulur.
Sayfa 192 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
·
Puan vermedi
Her dönem “Eve düşen yıldırım”
Osmanlı devrinde değerli Matmazel Angel’i bir kaç dostun tavsiyesi ile evine alan Dehri Efendi küçük çocuklarının Fransızca eğitimi ile ilgilenmesini istemektedir.Lakîn Angel’in geçmişi ve huy edindiği bazı ahlak anlayışı evde ki her erkeği birbirini düşürür.Evin her şeyini bilen tek bir kilit isim vardır.O ise bir gün sarhoş edilince gerçekler gün yüzüne tek tek çıkar. Hayal gibi İstanbul gerdanında ne yiğitler ne goncalar barındırmış heyhat!Lakîn kimseye yâr olmadığı gibi sevenleri de ayırmış her zaman… Ah Şemî..Bu hikaye de bir tek sana üzüldüm çocuğum. . Kitap çok tatlı, gayet anlaşılır, sade türkçeleştirilmiş hali ile bir çırpıda bitiyor.Ben gelişim kitapları vb. yoğun kitapların arasına serpiştirdiğim romanlar ile dinleniyorum.Çıtır çerez, çok tatlı bir romandı.Keyifli okumalar dilerim.
Mürebbiye
MürebbiyeHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20187,4bin okunma
Gündüz, bir hiçim; gece, kendim olurum. Limandaki sokaklarla aramızda hiçbir fark yok; gerçi onlar sokak, ben bir insanım, fakat bütün varlıkların aynı özden vücuda geldiğini düşününce, aramızdaki fark belki de üzerinde durulmayacak kadar küçük. İnsanlarla nesnelerin soyut ve bu nedenle ortak bir yazgısı var -sırların cebri içinde anlamsız bir tanım daha. Ama başka bir şey daha var... Bu ağır, bu boş saatlerde, ruhumun derinliğinden zihnime doğru her varlığa vergi bir hüzün, her şeye sinmiş olan ıstırap yükselir ve bir de tamamen bana ait olan, ama aynı zamanda da dışarıdan gelen, değiştirmeye gücümün yetmediği bir duygu. Ah, düşlerim kaç kez, elle tutulur şeyler gibi dikilmiştir karşıma; gerçekliğin yerini almak değil, kendilerinin de gerçekliğe ne kadar benzediğini bana anlatmaktır dertleri; çünkü onları da reddetmekteyimdir, çünkü onlar ansızın dışarıdaki dünyadan fırlayıvermiştir, sokağın öbür başından birden çıkıveren tren gibi ya da gece vakti kim bilir ne anlatan, ansızın patlayıvermiş bir fıskiye, bir Arap yalellisini hatırlatan, biten günün tekdüzeliğinden koparak yükselen çığırtkanın sesi gibi.
116 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
İyi akşamlar
Uzun zamandır Edip Cansever okumak istiyordum. Okumalarımda ara ara şiire de yer vermeye karar vermiştim. Bu kitaptaki şiirler yazarın diğer kitaplarındaki şiirlerinden derlenmiş. Bir çırpıda okunabilir. Ben şiir kitaplarını zamana yaymayı seviyorum. Kafam esince açıp bir kaç şiir okuyorum. Dolasıyla bitmesi biraz zaman alıyor bende. Küçük bir bilgi de ekleyim: Edip Cansever, Turgut Uyar ve Cemal Süreya ile birlikte  İkinci Yeni akımının öncü şairleri arasında anılıyormuş. Sevgiler.
Gelmiş Bulundum
Gelmiş BulundumEdip Cansever · Yapı Kredi Yayınları · 20089,5bin okunma
- bazen bir insana güvenirsin ve işler yolunda gitmediğinde seni unutuverirler. sadece güvenirsem kalbimin yeniden kırılmasından korkuyorum. + bunu anlıyorum. eskiden çok güzel bir çift patenim vardı. giyersem onları bozacağımı düşünüyordum. bu yüzden kutudan çıkarmadım. ama ne oldu biliyor musun? -hayır. + sonunda küçük kaldılar ve onları bir daha hiç giyemedim. sadece odamda bir kaç kez giydim. - bir insanın duyguları, bir insanın kalbi patenlerden çok farklıdır. + bence ikisi aynı şey. eğer kalbini kullanmazsan kırılmış olmasının anlamı ne ? sadece kendine saklarsan sonunda patenlerim gibi olur ve ihtiyacın olduğunda hiç bir işe yaramaz. kaybedecek hiç bir şeyin yok. Home Alone 🎬
Reklam
·
Puan vermedi
Na Drini Cuprija - Drina Köprüsü
Yıl 1516. Aylardan Kasım. Osmanlı-Bosna Eyaleti`nde Hıristiyan çocukları ailelerinden zorla alan yeniçeriler, çocukları İstanbul`a götürmek üzere yola koyulurlar. *********** Ailelerinden koparılan çocuklardan biri, Şahinoğlu Köyü’nden 10 yasında, esmer bir çocuktur. Osmanlı, Bayıca adlı çocuğa Mehmet adını verir. Yıllar geçer ve o esmer çocuk
Drina Köprüsü
Drina Köprüsüİvo Andriç · Altın Kitaplar · 19635,6bin okunma
Birkaç yıldır günlerim Atsız'la dolu. Okuyorum ve yazıyorum. Bütün dergilerini ve kitaplarını masamın kenarına yığdım. Atsız Mecmua'yı, Orhun’u, Orkun'u, Millî Yolu, Ötüken'i kaç defa baştan sona karıştırdığımı bilmiyorum. Yüzlerce sayılık dergi koleksiyonları defalarca elimden geçti. Okudum, altlarını çizdim, yanlarına işaretler koydum. Her birinin içindekileri ayrı ayrı bilgisayarıma geçirdim. İlgili konu gelince tekrar gereken sayıyı elime aldım, çizdiğim, işaretlediğim yerlere bir daha baktım. Çok defa da yazıyı yeniden okudum. Kitapları da aynı şekilde tekrar tekrar okundu, çizildi, işaretlendi. Atsız hakkında her şeyi yazmalıydım. Hayat hikâyesinin her safhasını, en küçük bir ayrıntıyı atlamadan yazmalıydım. Çalışmalarını, dostlarını, gezip dolaştığı yerleri, hastalıklarını... Her şeyi yazmalıydım. Mümkünse gününe, saatine varıncaya kadar öğrenmeliydim. Hangi yıl, hangi gün nerede bulunduğunu bilmeliydim. Ne zaman, hangi hastalığı geçirdiğini, ne kadar hastanede yattığını tespit etmeliydim. Edebildiğimi ettim ve yazdım.
464 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Bazı kitapları yorumlarken nerden başlayacağımı, ne anlatacağımı şaşırırım; kendime zaman tanımak isterim. Bunu bazen yapabiliyor olsam da çoğu zaman heyecanıma yenik düşer kitabı bitirir bitirmez yorumlamak, hiç bir detayı unutmadan aktarmak isterim. Adsız sansız bir jude bu kitaplardan biri. Annesiz ve babasız kalmış daha on yaşında bile
Adsız Sansız Bir Jude
Adsız Sansız Bir JudeThomas Hardy · İletişim Yayınevi · 20141,127 okunma
Büyükler sayıları sever. Onlara yeni bir arkadaştan bahsettiğinizde size asla işin aslını sormazlar. Hiçbir zaman, "Sesinin tonu neye benziyor? En sevdiği oyunlar hangileri? Kelebek koleksiyonu yapıyor mu?" demezler. "Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası ne kadar kazanıyor?" diye sorarlar.
küçük keremden annesine bir mektup
Beni alıp karnına sakla anneciğim Hiç doğmadan durayım Dünyaya gelince acılarım olacak benim Çoğalıp senin acılarına katılacağım Bana hep katlanmak zorunda kalacaksın Beni alıp karnına sakla anneciğim Nasıl olsa babamı görmeyeceğim. Anne babam nerede benim diye sormaya kalksam Sus konuşma kızdıracaksın şimdi onu diyeceksin. Beni sen bile
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.