319 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Savaşa hazırlanan bütün diktatörler, hazırlıklarını bütünüyle tamamlayıncaya kadar sürekli barıştan söz ederler. Tarihte yaşanan önemli olaylar, özellikle de Doğu-Batı arasındaki fetihler ve işgaller, herkesin yazabileceği bir masal serisi değildir. İki taraftan da araştırılmalı, önemli tarihi veriler bir araya getirilmeli ve okuyuculara öyle sunulması gerekir. İstanbul'un Fethi bölümünde, Stefan Zweig'in sadece bir öykü yazarı olarak kalması gerektiğine kanaat getirdim. Fatih Sultan Muhammed büyük bir fatihtir ve İstanbul asla barbar Batı'nın işgalleri gibi olmamış, yağmalama ya da iğrenç katliamlar yapılmamış, herkesin güvenliği esas alınarak fethedilmistir. Özellikle bu bölümü okurken gerçek tarihi bilmek gerekir. İspanya'nın vahşice yerlileri katledip ülkelerini sömürmesine olması gereken bir keşifti deyip, İstanbul'un fethine; küçük bir kapının açık bırakılması ile vahşi ve barbar Türklerin İstanbul'a gelip bütün değerli eşyaları alıp, insanları katledip önemli kitapları yaktılar ya da köşeye attılar, günlerce yağmalama devam etti demesi tamamen saçmalık, tarihe karşı kör olmak demektir. Kitabı okurken gerçekten kitapta adı geçen 14 olay hakkında gerçekten tarafsız bir şekilde okumak ve araştırmak gerekir. Doğru tarih her zaman sır gibi saklanır. O yüzden bu kitabı okumak yerine doğru kaynaklardan araştırarak tarihi okumak daha doğru bir bilgiye sahip olmayı sağlar.
İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
İnsanlığın Yıldızının Parladığı AnlarStefan Zweig · Can Yayınları · 20185,6bin okunma
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
35 saatte okudu
Gör ve Bağır kişiyi harekete geçirmeyi amaçlayan iki eylem. Merak da ettiriyor. Neyi göreyim, neye bağırayım? Bu merakla açıyorum sayfaları. İncecik bir kitap. Dokuz öykü, 86 sayfa..."Canıma can katan anneme" diye başlıyor. Ardından ilk öykü: Dolap Beygiri... "İstanbul Sözleşmesi Yaşatır" (Emel söylemiş?) epigrafıyla ve uzuuuun bir cümleyle başlıyor. Aynı epigrafı son öyküde de görüyoruz. Öyküde kullanılan imgeler, üslup ve anlatış tekniği ve öykü içindeki göndermeler görülmeyecek gibi değil. Kendimce diyorum ki anladım yazarın ne söylemek istediğini, neye gör ve bağır dediğini. . Ardından, öykülerde işçi sınıfının sorunları, insan hayatının bir sinek kadar değerli olmadığı, kapitalizm, açlık, pandemi, mülteci olmak, krizler, savaşlar, diktatörler, betonlaşma, doğadan kopuş, evsizlik... . Bu hacimce küçük kitap belki çok daha fazlasını anlatıyor. . Öykülerin hepsini çok beğenmemle birlikte son öykü Nassaulu İsa'yı daha fazla beğendim. Bir cümleden yola çıkılarak oluşturulan, okurla sohbet havasında geçen ve kelimelerin çağrıştırdıkları üzerine beyin jimnastiği yaptıran deneysel öykü nefis bir okuma süreci sundu bana.
Gör Bağır
Gör BağırFuat Sevimay · İthaki Yayınları · 2021315 okunma
Reklam
128 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
W. REICH tarafından yazılan dinle, küçük adam aslında kitap olma amacı ile yazılmamış. Yazar içindekileri dökmek için yazmış bu satırları. Uğradığı çirkin iftiralara bir savunma bir açıklama getirmek ve belki içindeki huzursuzluğu rahatlatmak için yazmış. Tüm bunları yaparken yaşadığı dönemin önemli noktalarını da gözler önüne seriyor. Iki dünya savaşı arasında diktatörler cağında ilerici bir bilim insanı olmanın zorluklarını belirtiyor. Kitap eleştirilerle ve önerilerle dolu. Kitabın yazımından nerdeyse yüz yıl geçtiği düşünüldüğünde öngörüler çok etkileyici. Tabii ki kitabı edebi bir eser olarak yorumlamak yanlış olacaktır çünkü böyle bir amaç taşımamaktadır. Bu yüzden devrik cümleler veya tekrarlar mevcuttur. Kitaptan bir cok ders çıkarılabileceğini ve ara ara tekrarlanarak okunması gerektiğini düşünüyorum.
Dinle, Küçük Adam
Dinle, Küçük AdamWilhelm Reich · Cem Yayınevi · 202113,2bin okunma
84 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bence yazarın kalitesinde temel belirleyici faktör, ne anlattığından ziyade nasıl anlattığıdır. Birçoğumuzun aklına çarpıcı bir konu gelir ama bunu yazıya dökerken büyük güçlükler yaşarız ve ortaya çıkan yazıdan da etkilenen insan sayısı genellikle bir elin beş parmağını geçmez. Ancak en sıradan konuyu biri çıkıp öyle bir anlatır ki farklı
Soğuk
SoğukThomas Bernhard · Sel Yayıncılık · 2016396 okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Beylik Çiftliği'nde yaşayan hayvanlar bir gün kendilerine yapılanlara başkaldırarak sahiplerini çiftlikten kovarlar ve hikaye başlar. Orwell burada şimdiye kadar yönetime gelmiş ve gelecek olan diktatörleri çok güzel tasfir etmiştir. Domuzlar en başta hayvanlara liderlik etmekle başlarlar ancak daha sonra kendi çıkarlarına kararlar alırlar ve bunları diğer hayvanlara sorgulatmadan kabul ettirirler. Yazarın hayvanları kullanma amacı okumayan, sorgulamayan insanların yanlış görüşlere nasıl bağlandıklarını göstermek olabilir. Kitapta da domuzlar dışında kalan hayvanların neredeyse tamamı okuma bilmiyor. Sorgulayıp karşı gelenler ise öldürülüyor. Geçmişten bildiğimiz diktatörler de bu tutumları sergilemiştir. Günümüzde bunlar biraz daha farklılaşsa da diktatör yönetimlerde karşı gelen kişinin konuşmasına engel olunur. Domuzların yeni doğan köpekleri alıp eğitmeleri daha sonra korumaları olarak kullanmaları da yine kendi ülkemizde dahi örneklerini gördüğümüz bir davranıştır. İnsanlar da küçük yaşlarda hedef alınarak temiz zihinleri istenilen yolda şekillendirilir. Bu yüzdendir ki bazı insanlar körü körüne bir düşünceye saplantılı olurlar. Domuzların başta koyduğu kuralları kendi çıkarları doğrultusunda sürekli değiştirmeleri, kendi hatalarını sürekli Snowball'un üstüne atmalarının hepsi diktatörlüğü çok güzel açıklamaktadır.Son olarak da domuzlar iki ayak üstüne kalkar, diğer çiftlik sahipleriyle kadeh kaldırıp kart oynar ve birbirlerine girerler. Yani artık fiziksel olarak da tam bir insan olmuşlardır.
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020249,4bin okunma
196 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Roman bittiğinde , bir yurdu yok edem kişilerin , küçük bir adayı nasıl yok ettiklerini görüyorsunuz , demokrasi adı altında , yazar demokrasi sorusuna , "çoğunluk diktatörlüğü" Diye tanımlamış zamaninda , çokta eleştiri almış ,çoğunluğun seçtiği şey her zaman doğru olmayabiliyor , ve çoğunluğu elde tutanlar beni siz seçtiniz , demokrasi ile geldim diye istediğini yapabiliyor , iktidar oyununun kaçınılmaz sonucu olarak bir güç zehirlenmesi yaşıyor , diktatörler , emirleri altındaki silahlı insanlara güvenerek büyük kitleleri yola getireceklerini sanma hatasına düşünüyorlar , güzel bir roman olmuş yaşadığımız durumu anlatır gibi bir şey olmuş , malesef çoğunluk her zaman doğru tercih yapmıyor ve coguuk olduğu sürece engelde olunamiyor ...
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351,9bin okunma
Reklam
32 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.