' Neyi unuttum ki seni anımsayayım? Alkol ve hüzün yalnızca; pencereye çarpan bir suyun görüntüsünde akıyor yüzüm Dilimde bir kül tadı, gökyüzü yanıyor '
Sayfa 460 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
"Türk, Oğuz beyleri, ulusu, işitin: Üstte gök çökmese, altta yer delinmese, Türk ulusu, ilini, töreni kim bozabilir? Türk ulusu vazgeç, gerçeği gör! Aymazlığın yüzünden seni beslemiş olan kağanınla, özgür ve bağımsız iyi iline karşı kendin hata ettin, zora soktun!" Orhun Anıtları, Kül Tigin Bengütaşı, Doğu Yüzü
Sayfa 429 - Panama yayıncılık 4.BaskıKitabı okuyor
Reklam
Bilge Kağan, Kül Tegin, Tonyukuk (Vezir)
Gök-Türk'ler her ne kadar barış teklif ettilerse de vahşi kalplidirler. Bilge Kağan dost canlısı insanları seven bir karaktere sahip olsa da onun emrindeki Kül Tegin cesurdur ve mükemmel savaşçılıkta önünde kimse yoktur. Tonyukuk planlama ve strateji üretiminde çok bilgilidir ve kuvvetli artırmaktadır. Üçlü kalplerini birleştirip hareket ederler. -Çin hükümdarı Chang Yüe
Gittin ya, azad edilen eşkiya Boşluğa düştü rüyadaydı güya Sonra yürüyüp gittiydin işte Dilinde kül tadı, geçmişinde Sevdakâr bir hikaye bırakarak
Kül Tigin
Kül Tigin'i görmek dileyenler onu her zaman atının üzerinde savaşa hazır bulurlardı.
Sayfa 373 - Panama yayıncılık 4.BaskıKitabı okuyor
"Niçin mutlaka hayatta bir devam istemeli ve neden bir ihtiras sahibi olmalı? Bütün bunların lüzumu ne? Bütün pınarlardan içmiş olsam bile ne çıkar? Lezzetle bitirdiğimiz her kadehin dibinde hep aynı ifrit, kül rengi hade-kalarında hiçbir aydınlığın gülmediği kayıtsız, sabit gözlerle sarhoşluğumuzda gülecek olduktan sonra..
Reklam
Başmızın üstünde hızla uçan kırlangıçlar kül rengi gökyüzünü parçalara ayırıyorlardı. "Ne kadar da neşeliler" diye mırıldandım biraz da şu kasvetten kurtulalım diye. "Ne güzel şarkı söylüyorlar." Başını yukarıya çevirdi Evgenia. "Şarkı söylemiyorlar Nevzat." Gözleri uçan o güzelim kuşlara takılmıştı. "Ölen arkadaşlarının yasını tutuyorlar." Başını indirdi, kederle gözlerimde durdu. "Sevinç çığlıkları değil bunlar, acı dolu haykırışlar. Biliyorsun kırlangıçlar göçmen kuşlardır. Çok hızlı uçarlar. İşte o göç sırasında yüzlerce kırlangıç fırtınaya yakalanıp ölürmüş. Göçü başarıyla tamamlayan kırlangıçlar, geldikleri ülkenin sıcak gökyüzünde uçarken, yollarda kaybettikleri arkadaşlarını anımsar, acıyla, öfkeyle böyle çığlıklar atarlarmış."
Sayfa 315
Kül değil küle benzer bir şeydi neye elimi atsam Umudumu bağladığım her çocuk sanki Hep doğru şeyleri söyleyen bir koroya katıldı Ben kalakaldım burada, nerede Yalnızlığın bir tek incir çekirdeğini bile doldurmadığı yerde Bir ağacın en uzak dalına sarıldım
Kul demek köle demek değildir.
Eski Türkçe'deki "kul" tabiri "köle" olarak algılanıyorsa da bu yanlıştır. Eski Türkçede "kul" mülkten ve haktan mahrum kişiler değil, bazı siyasi ve medeni haklarını kaybeden esirlere denmiştir. Esirlik ve kölelik aynı şey değildir. Örnek vermek gerekirse eski Türk topluluklarından biri olan Oğuzlar, sınıfsız toplum yapısına sahiptirler, servet ve mevki farklı toplumda fark yaratmıyordu. Kölelik daha çok yerleşik kültürde ve orman topluluklarında vardı. Bozkırlara yabancıydı. Türkler tarafından konulmuş kanuni yasaklarda haklarından mahrum bir köle sınıfı mevcut değildir
Kül Tigin Abidesi;
“Kendine gel ey Türk! Katı ellerin açık alnının silahı, pulat göğsün yumuşak yüreğinin zırhı olsun.”
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
“Kül Tigin Abidesi, Kül Tigin’in şanını yaşatmak için büyük kardeşi tarafından yazdırılmış ve diktirilmiştir. Bu abidenin güneybatısında, bir km mesafede, diğer bir abide daha vardır ki, o da Kül Tigin’in büyük kardeşi Bilge Kağan adına dikilmiştir. Bu abidelere ‘Bengü Taşları’ da denilir.”
"...siyasilerin çıkarı için mesleğimizi rezil edenler düşünsün." "Onlar düşünmez Başkomserim, onlar çıkarlarına bakarlar. Lafa geldi mi de vatan millet, bayrak Kur'an, mangalda kül bırakmazlar ama asıl dertleri midelerinin dolu, sırtlarının pek, geleceklerinin garanti altında olmasıdır."
Sayfa 172Kitabı okudu
"Dünyanın Mukaddes Hükümdarı"
Gök Türk kağanları da diğer Türk devletlerinin hükümdarları gibi unvanlar almışlardı. Bunlar, “Büyük Kağan, Kutlug, Beğçor, Yüce Gökten Almış, Tanrıya Benzer, Gök Yaratmış, Türk Bilge Kağan, Gökte Doğmuş, Gök Türklerin ve Dünyanın Mukaddes Hükümdarı” idi. (Kül Tegin Yazıtı, doğu 9.-10., 25., Bilge Kağan Yazıtı, doğu 21., kuzey, 7., 8. satırlar)
Kulak ver, Ahmet b. Hanbel'e soruyorlar: ''Kul rahatlığın tadını ne zaman duyar'' diye, ''Cennete bastığı ilk adımda'' cevabını veriyor. Öyleyse, rahatlığı sök at.
Sayfa 52 - karınca polen
İnsanlar niçin yalan söylerler ve iftira ederler? Benim naçiz kanaatime göre, iftira sade çirkin değil, aynı zamanda gülünç ve âciz bir şeydir de. İnsan tabiatı iktizasınca birbirlerini kötülemek isteyenler sadece düşmanlarının hayatlarına baksınlar, yeter. Çünkü her insanın hayatında hiçbir muhayyilenin icat edemeyeceği kadar aksaklık vardır ve bu aksaklıklar o insanla beraber yetişmiş, büyümüş şahsî, nevi kendine mahsus şeylerdir. Kul kusursuz olmaz, sözü sırf bu gerçek için söylenmiş bir sözdür.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.