. Onları hiç affetmedim. Onlara olan nefretim hiç azalmadı. Bir de Müslümandılar! Kul hakkı her şeyden önemli derlerdi. İnşallah onların inandığı gibidir. Ölüyorum işte. İnşallah öbür dünyada sorarlar bana. Ben de haykırırım: Hakkımı helal etmiyorum!"
Reklam
Bütün bunları bir kenara koyuyorum artık. Bu tiplerin hepsi yorucu tipler. Ben dedeme dönmek istiyorum. Dedemin dinine. Atalar dininden bahsetmiyorum. Bizzat dedemin dininden bahsediyorum. Rahmetli şöyle derdi; "savm, salat, hac, zekât." İşte bu kadar. Bunu öğrenmişti köye gelen hocasından. Başka bir şey bilmiyordu. Namazını aksattığını görmedim. Şeker, onu oruç tutamaz hale getirene kadar hep tuttu. Kurbanını hep kesti. Hatta biz küçükken o keserdi köyde. 89 yaşında dünyasını değiştirdi ama son iki seneye kadar benim bile çıkarken zorlandığım uzunca bir yokuşu çıkarak camide cemaate devam etti. Kul hakkı yemedi, kimseye zulmetmedi. Oğulları ve kızları hacca göndermedi ama hep gitmek istedi. Gulhü değil de gulfü diye okurdu. Dede yanlış okuyorsun dediğimde ben öyle öğrendim bilmem derdi çünkü öğrendiği hocasına benden daha çok güveniyordu, muhtemeldir ki yanlış duydu ve hayatı boyunca öyle devam etti. Ben, adını aldığım Raşit dedemin dinine iman ettim. Gulfü demiyorum ama onun saflığında bir İslamlığı yaşamayı isterdim.
Sayfa 41
İsmâîl Hakkı Bursevî de “kurb-ı nevâfil”de “Allah Teâlâ kulun lisânı olur” diyerek bu hadîs-i kudsîyi zikreder; ve bu mertebeye erişen kulun “Hakk’ın lisânıyla konuştuğunu” ve böylece “Hakk’ın zât ve vücûdunun kulun sıfatlarına ayna ve hallerinin mazharı” bulunduğu belirtir. “Kurb-ı ferâiz” mertebesinde ise “Kul, Allah Teâlâ’nın lisânı olur.” Böylece Allah Teâlâ kulun lisânı ile konuşur. Bu mertebede kulun sıfatları ve halleri Hakk’ın zâtına ayna ve vücûduna mazhar olur. Bu durumda zâhir olan, görülen ve müşâhede edilen Hak olmuş olur.[13]
4. Yanaklarımı sürdüm tozlara, dumanlara,aşk ateşi yaktı, aşk ateşi kül etti beni Size duyduğum gerçek aşkın hakkı için, n’olur umutsuzluk deryasına düşürmeyin beni 5. Kim gözyaşları içinde boğulup kalırsa, Kim keder ve aşk ateşi içinde yanarsa, alamazsa nefesini 6. Ey ateşi yakan! Yavaş ol, pek acele etme, nasıl olsa işiniz, Aşk ateşini yakmaktır, öyleyse gelin yakın gönlümdeki ateşi
Ta'zir Cezaları Beşeri Orijinlidir
Ta'zîr, azarlamak, edeblendirmek demektir. Hadd ve cinâyet olmayan her suç ve günahta fâilin ta'zîr edilmesi (münasip bir cezâ ile cezalandırılması) hükümet ve hatta muayyen şartlarda cemiyetin her ferdi için meşrudur; hatta İmam Şafi'î dışındaki üç imama göre bir vazifedir. Ta'zîr suç ve cezaları üç kısımdır. 1-İslâm hukuku
Reklam
"Niçin gelmezsin Habib’in yoluna? Tutunasın mürşidin eteğine. Hakk’ı zikreyleyip rahmet gölüne, Dalanlar bizim gibi kul değil mi?"
Yunus Emre
Yunus Emre
Kul hakkı bir değer olarak gerçekten ailede yaşıyorsa o aile bilir ki, çocuk doğar doğmaz haklarıyla doğar ve onun haklarına saygı duyulur.
Sayfa 238Kitabı okudu
Rabb'im kul hakkına girmekten muhafaza eylesin.
Niyet okumaya gönüllü olmak, yanlışları da beraberinde getiriyor. Çünkü o yazı belli belirsizdir. Tam mânasıyla okunaklı değildir. Böylece kul hakkı kapısı açılmış olur. İbrahim Tenekeci
Kültürümüzde "Kul hakkı yemeyeceksin," diye temel bir ilke var ve sürekli konuşuluyor ama çoğu kez hakkıyla yaşanmıyor.
Reklam
Niyet okumaya gönüllü olmak, yanlışları da beraberinde getiriyor. Çünkü o yazı belli belirsizdir. Tam mânasıyla okunaklı değildir. Böylece kul hakkı kapısı açılmış olur. - İBRAHİM TENEKECİ
Kul hakkı :)))
Zavallı Kral ve Kraliçe ne yemiş olmalılardı ki ikisi birden hazmedemeyip öteki dünyayı boy­lasın?!
Sayfa 66 - İnkılâp - Pdf
5.cilt
1083. Ebû Hureyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan çıkarsa, Azîz ve
İnsan
İnsan… İnsan nedir sorarım size? İnsanı insan yapan şey nedir? Vicdan yoksa insan olur mu? Kalp körse, gözler görse ne olur. Dil yanlışa dönüyorsa, doğru sözün ne değeri kalır. Hırs bürümüş tüm nefisleri. Kalpler katı, bedenler buz, sözler anlamsız. Dertle dertlenmeyi unutmuş zihinler. İnsan-ı Kâmil şûrunu kaybetmiş bir beden. Ruh, çığlık
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.