Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
youtu.be/gdFVBaZ3EXo?si=... İçimde bir şey kanıyor Keskin bir vedanın yarası sızlıyor Yüzümde bir şey soluyor Aynı değil, umudun rengi kayboluyor Kalbimde bir yerde bir orman yanıyor Bıraktığın şarkılar sahipsiz susuyor Şiirler hep dargın, dualar şifasız Ömrüme mıhlanmış bir cümle KÜL OLUR KALBİNDEKİ ZAMANLA
Bir bakışta değişir mi dünya? Küreklenen yüzlerce kül rengi yara.. Kanadı ıslak, gözleri buğulu, Sevmek yaş dolu ama, sevilmemek neyin yolu? Marifet yalnız kalıp ölmemeyi bilmekse, Bir celsede boşarım umudu..! Aşk dedi, elin kan toplamaz dedi.. Tebeşir izleri kaldırımların feri gibi acemi, Bir çift söz yeter, bir bakışlık canına ama, Sessizce bekle gökyüzünün silinişini, Çökecek şimdi sis, sen gülümsemeyi öğrenince.. Aldanmayacaksın, karasuların rengini, Elindeki mum erir, eritir içindeki yangınları, Değiştir yine dünyamı, değiştir elindeki bitmeden! İbrahim ÇEKİN
Reklam
Necip Fazıl Kısakürek Şiir
KALDIRIMLAR 1 Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayâl görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacısını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. (...) Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. (...) Kaldırımlar 1 |Necip Fazıl Kısakürek (1927)
Sayfa 156 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Kara gökler kül rengi bulutlara kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
Ölüm Fügü
ÖLÜM FÜGÜ Akşam vakitlerinde içmekteyiz sabahın kapkara sütünü ve öğlenlerle sabahlarda bir de geceleri hiç durmaksızın içmekteyiz, içmekteyiz bir mezar kazıyoruz havada, rahat yatılıyor Bir adam oturuyor evde yılanlarla oynayıp yazı yazan hava karardığında Almanya’ya senin altın saçlarını yazıyor Margarete bunu yazıp evin önüne çıkıyor ve
"İçimde bir şey kanıyor Keskin bir vedanın yarası sızlıyor Yüzümde bir şey soluyor Aynı değil umudun rengi kayboluyor." Cem Adrian - Kül
Reklam
"Bir bakışta değişir mi dünya? Küreklenen yüzlerce kül rengi yara.. Kanadı ıslak, gözleri buğulu, Sevmek yaş dolu ama, sevilmemek neyin yolu?" İbrahim ÇEKİN
Kaldırımlar
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında, Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa karışan noktasında Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık, Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. Bu gece yarısında iki kişi uyanık: Biri benim, biri de uzayan kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku
Anladım ki, ikimiz birlikte gidelim istiyorsa, yaşamının bir dönemiyle ilgiyi kesmek için istiyordu. Ben de bu zamana dek yaşadığım kül rengi ve belirsiz yılları geride bırakıyordum.
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. görüyorum.Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
Reklam
Önceleri pek farkına varılmaz. Günün birinde insanın canı artık hiçbir şey yapmak istemez Hiçbir şeyle ilgilenmez ve kurur gider. Üstelik bu isteksizlik geçici değildir, hatta giderek de artar. Günden güne, haftadan haftaya daha kötü olur. İnsan kendinden hoşlanmaz, sanki içi bomboştur ve dünyayla bağdaşamaz. Sonraları bu hisler de kalmaz ve hiçbir şey hissetmez olur. Bütün dünyaya yabancılaşmış ve hiç kimse onu artık ilgilendirmez olmuştur. Ne kızgınlık duyar ne de hayranlık Ne sevinmesini bilir ne de üzülmesini. Gülmeyi de ağlamayı da unutmuştur. Böyle bir insanın içi kaskatı kesilmiştir. Artık hiçbir şey ve hiçkimseyi sevemez. Bu durumda, artık hastanın iyileşmesine olanak yoktur.. Geriye dönüş kalmamıştır. Bomboş, kül rengi bir yüzle ve nefretle çevresine bakar, tıpkı duman adamlar gibi. Onlardan biri olup çıkmıştır. Hastalığın adına gelince buna ölümcül can sıkıntısı denir.
Sayfa 268Kitabı okudu
Mutluluk, birdenbire hiç umulmadık bir zamanda gelmiş, yağmurun kül rengi perdesine sarınarak yine geldiği gibi gitmişti.
Sayfa 148 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Can sıkıntısı hastalığı..
"Bu ne biçim bir hastalık?" "Önceleri pek farkına varılmaz. Günün birinde insanın canı artık hiçbir şey yapmak istemez. Hiçbir şeyle ilgilenmez, kurur gider. Ve bu isteksizlik geçici değildir. Hatta giderek artar. Günden güne, haftadan haftaya daha kötü olur. Kendinden hoşlanmaz, içi bomboştur, dünyayla bağdaşamaz. Sonraları bu hisler de kalmaz, hiçbir şey hissetmez olur. Bütün dünyaya yabancılaşmıştır, kimse onu ilgilendirmez olmuştur. Ne kızgınlık duyar, ne hayranlık. Ne sevinmesini bilir, ne üzülmesini. Gülmeyi de, ağlamayı da unutmuştur. Böyle bir insanın içi kaskatı kesilir. Artık hiçbir şeyi, hiç kimseyi sevemez. Bu durumda, artık hastanın iyileşmesine olanak yoktur. Dönüş kalmamıştır. Bomboş, kül rengi bir yüzle, nefretle çevresine bakar, tıpkı duman adamlar gibi. Onlardan biri olup çıkmıştır. Hastalığın adına gelince, buna öldüren can sıkıntısı denir."
BENLİĞİN ÇÖKÜŞÜNÜN GÜRÜLTÜSÜ...
- "(...) Hesap makinelerinin şıkırtısı, sokakların uğultusu, evinin dırıltısı, benliğinin çöküşünün gürültüsü, kül rengi bir ışıkla kabaran dalgaların fısıltısı arasında eriyor ve gidiyordu..."
Sayfa 36 - 2.Levha, Âdem'in Gözüyle -Banker Cahit- İBDA YayınlarıKitabı okudu
"Bakarken de mutlu olmaktır, ölü bir istemle, bencilliğin müdahalesi ve hırsı olmadan - tepeden tırnağa soğuk ve kül rengi bir beden, ama kendinden geçmiş ay gibi gözlerle!
Sayfa 120Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.