İnsan kalbi yardım için yakarır, ruhu kurtuluş için yakarır. Duymadığmız anlamadığımız için çığlıklarına kulak vermeyiz. Ancak duyana ve anlayana deli deriz ve ondan kaçarız.
En yüce akıl tarafından küçücük bir yere yerleştirilen, kâinatın bin bir çeşit
sesini ve tanısını algılayıp hangi türden olursa olsun onları aynı sadakatle veren bu anlamlı araç (kulak), bu hassas araç kaba bir el tarafından tahrip edilmişti; hem de benim yüzümden.
Bu resme artık devam edemeyeceğimi ve bana böyle bir lütufta bulunan bir şehirde daha fazla kalamayacağımı anlayın lütfen efendiler.
San Donato keşişlerinin bir kova kırmızı şarap, ayrıca boya, yağ ve üstübeç almam için verdikleri para yüzünden zarara uğradıkları doğru, ama o sürgünün şu sefil 'Kralların Tapınması' (resmi) yüzünden, Tanrı'ya inanan ama onun mucizevi eserlerini hiçe sayanlar yüzünden uğradığı kaybın yanında nedir ki bu."
...
...
hiç düşündün mü senin bana, benim sana nasıl da görünmez olduğumuzu? hiç düşündün mü ne kadar câhiliyiz birbirimizin? birbirimizi görmeden görüyoruz birbirimizi. birbirimizi duyuyor ve sadece kendi içimizdeki sese kulak veriyoruz. başkalarının kelimeleri kulaklarımızın hataları, aklımızın denizlerinde olan kazalardır
sevindiğim anda sen üzülürsün
sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş
uzak yalnızlık limanlarına
aykırı bir yolcuyum dünya geniş
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
sakın başka bir şey getirme aklına
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan seni seviyorum
Bana inanmıyorsanız, Ahmet Necdet Sezer gibi ultra-laik devlet büyüklerimize kulak verin. Baksanıza, habire kızıp duruyorlar, "sosyal devlet zayıflıyor, boşluğu dini cemaatler dolduruyor" diye.
"Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız..."