Kâğıtların dirilişi ve kurşun kalemin ölümü, tükenişi... Birisi doğarken, diğeri tükenip ölüyor. Her harfle, her kelimeyle, her sözle kâğıtlar dirilir, kalemler ise tükenir, sonunda ölür. Kalemler, kâğıtların ve yazarın dirilişi için tabiri caizse kendilerini feda ederler. Şu da bir gerçektir ki kağıtlar yaşadıkça ve diri kaldıkça ben de diriliyorum, yaşama isteğim artıyor. Yazdıkça ben de Yaşayan Şehit oluyorum. Bu yüzden ben ölürken bunun belirtilerini hissetmiyorum. Ben, Allah'ın ölmeme izin vermediği Yaşayan Şehit'im... Allah'ın isteği veya istemediği 'Kun fe Yekûn' emrine bağlıdır. Eğer bir şey için ol derse hemen oluverir. Her halimde Rabbime hamd ettiğim gibi şimdi de, bu halde de O'na hamd ediyorum. Allah'ın her emrinde hiç, şüphesiz çok hikmetler var.
Akşam namazını kılıp camiden çıkınca, şeyda misali arşa âguş açımış, endamını arz eden devasa bir çınar dikkatimi çelekti. Yılların yorgunluğu üzerine çöken ağacın halatlarla birbirine bağlanmış dallarının arasında uyuyakalmış minik serçeler ruhumu okşarken, toprağa meydan okurcasına dimdik ayakta duran ağacın etrafını sarmış mermer banka oturdum.
Allah'ın isteği veya istemediği 'Kun fe Yekûn' emrine bağlıdır. Eğer bir şey için ol derse hemen oluverir. Her halimde Rabbime hamd ettiğim gibi şimdi de, bu halde O'na hamd ediyorum. Allah'ın her emrinde hiç, şüphesiz çok hikmetler vardır.